Aslında kimyasal bir isim gibi gelir kulağımıza. Kezzap azap görenlere denir. Azapsa ızdırapların cemidir. Peygamberlik iddiasında bulunan o kadar çok insan olmuşturki tarihte, saymakla bitmez. En son kulağımıza çalınan müseyleme ve avanelerini okumuştuk ama, son değilmiş mazzaplar. Her devirde mehdilik iddiasında bulunanların yanında birde peygamberlik ticareti vardır. Son zamanlarda müminleri hadiste ve sünnetten soyutlamaya çalışan o kadar ‘hoca’ çıktı ki piyasaya, yürüyüş yapsalar zannedersin Galatasaray derbisi var. Bu denli yüksek rakamlarla sayılabilecek çoklukta birde sahte peygamberler eklenince, yeni bir dinin muştuları gibi algılarsınız. Oysa kuranın inişi ve Hz. Muhammedin gelişiyle kapanan vahiy meselesi bütün müslümanları bağlar. Bu konuyla paralellik arz eden bir yorum gördüm sosyal medyada. Aynen ifade şöyle: Sahte peygamberlik iddiasında bulunan adamın cenazesine 3000 kişi katılmış. Bunu eleştirelim, yanlış olduğunu belirtelim ve bu insanları uyaralım.
AMA UNUTMAYALIM Kİ:
Bu ülkenin musallalarında değil peygamberlik iddiasında olanların; ilahlık taslayanların bile cenaze namazları çok büyük kalabalıklarca kılınıyor. Anladım ki sadece benim derdim değil, şükürler olsunki bu meseleyi dert hedinen hemdertlerim var. Hala ehli sünnete çalışan, çırpınan müslümanlar var şükür. İsimleri Müslüman ismi, kendilerinde bu camianın ve ümmetin birer ferdi gibi görünen bu münafık tayfasına, kendi bilgileri dahilinde olan ‘kezzap’ ifadesini yakıştırıyorum. Şükür ki hala hadise, fıkıha, kelama, akaide, sünnete ve kurana imanım var.