Mevsimi geldi efendi git pelit al, dal da al
Çam, kavak, sorhun, tezek, saçma dahi herhâlde al
Tuz, çaşır, peynir, güzel yaprak bu günlerde gelir
Bir kuru tatlı erik, hurma ile yağ, bal da al
Sebze, kişmiş, bademiçi, fındıkiçi çok getir
Köme, pestil, bamyaya bak her ne var bakkalda al
İki yüz batman kadar un parası ver köylüye
Gendime, bulgur da gelsin, mercimek, şalgam da al
İşine elbette adem ihtiyat etmek gerek
Hasılı tut pendimi, kurbanlığı Şevval’da al
Et gelince zerzevat günden güne elbet gelir
İki yük ala pirinç alınca bir gırbal da al
Ademe bir şan imiş ahırda hayvan beslemek
Adımız var, şanımız var bari birkaç mal da al
Ot, saman, yonca ile arpa alınca dikkat et
Üç sepet, iki kürek, ahır yüzüne sal da al
At, katır, merkep, öküz lazımsa ihmal eyleme
Bir çekiç, bir kerpeten, çokca döğülmüş nal da al
İki top çilvari, üç top basma, on el havlusu
Üç tulum, beş top gezi, lahuri bir top şal da al
Vakıa bunlarsız olmaz bir çiçek gördüm bugün
Çarşıya git bir su’al et, bul anı dellal da al
Bir kazan, iki soba, bir lamba, üç çay güğümü
İki-üç seccade, iki hâlı, üç mangal da al
Biz de inci var velakin az olunca ar olur
Şimdilik çok istemem bundan otuz miskal da al
Otuzaltı tane altun, top dahi lazım bize
İki altun kordela saat, kıza halhal da al
“Ya bize çarşaf’ dedi, “alası yok burda” dedim
Otuz altun Bağdad’a ba-posta et irsal da al
Küp, güveç, çömlek, çanak, fincan, tabak subardağı
Bir fıçı gaz, çokça boru, kapıya mandal da al
Pek ucuz bir makine gördüm piyango malıdır
Nerde ise oğlanı ardınca anın sal da al
Kakula, tarçın, biber, hem zencefil malumunuz
Çay, şeker daim alırsın bak da o emsalda al
Çok makama ile güllaç ve şurup, şehriyye hem
Her zaman lâzım bize attardan tutkal da al
Evdeki, hariçteki hizmetçiler muhtaçtır
Her ne isterlerse sor da onlara partal da al
Bunca eşyayı kim alsın, kuvvetim yoktur dedim
“Mollalar gelsin efendi, bir iki hammal da al”
Neyleyim bilmem ki cebimde yoktur bir beyaz
Bu hayâl mekkaresi ikdam eder ki al da al
Elde para yok ise eşyaları ahzetmeğe
Eyleyip dainleri temin biraz imhâl da al
Parasız ancak bu alemde günah almak olur
Para yoktur söylesem havf eylerim der: çal da al
Kim güvensin bu cihanda bir tıfıl oğlum da yok
Dedi: sıdk ile Huda’dan isteyip etfal da al
Bu kadar masraf ne kâr ile olur sordum dedi:
“Doktor ol, ya avukat, ya dağda ol kattal da al”
Dedim ikbalim olaydı gelmez idim âleme
Dedi: “Ömründe yalan söz söyleme, ikbal de al”
Ah! dedim hâlim yaman; dedi ki: “tut rah-ı rıza”
Lutf-ı Hak’la himmet-i peygamberi hoş-hâl da al
Kesb-i rahat etmeğe alemde yol yok mu? dedim
Dedi: “Terk-i rahat-ı dünyada kıl ikmal da al”
Bildiği hâlde gönül o rahatı almaz dedim
“Hakk’a yalvar” dedi, Hakk kılsın anı meyyal da al
Ey civan ergenliğin bil kadrini, rahat yaşa
Ben de bir iş isterim derse bu bahre dal da al
Bulmak istersen eğer Rüşdi meta-ı izzeti
Kendini gene-i kanaat içre kıl, idhâl da al
Lutfuna mazhar buyur ya Rab Ketencizâde’yi
Cürmünü meccânen afv et koyma bu işgalda al
Bu mükemmel şiir, şairin de hayatının devam
ettiği o zamanda, Erzurum halkının yaşadığı hayatı,
halkın bu hayat tarzlarından vazgeçemediği ve
sonbahar aylarında ev ihtiyaçlarının temini konusu
anlatılmaktadır.Bu ihtiyaçlar genelde ev hanımı
tarafından dile getirilir, evin beyi tarafından teminine
çalışılır.
Bu güzel şiirle şair, o günkü Dadaşlar diyarı
Erzurum’un, sanki
bir portresini yapmıştır.
Soğuk iklimin
hakim olduğu,
halkın geçiminin genelde
tarım ve hayvancılığa
dayandığı,
halk hayatıyla ilgili
önemli ip uçları vermektedir.
Şiirde, kış hayatı
ile halkın geleneksel
üretim ve
tüketim şekilleri
pazarlama şekilleri,
özellikle beslenme
alışkanlıkları, şiirde
farklı mısralarda ele
alınarak bilgilendirmektedir.
O günkü durumda, hayat şartlarının
ağır oluşundan dolayı, geçim şartlarının da çok zor
olduğundan bahsedilmekte ve yakınılmaktadır.
İhtiyaçlar sıralanırken karşılıklı konuşma sanatına
önem verilmiştir. Bu konuşma tarzından
anlaşıldığı kadarıyla, bugün olduğu gibi o gün de
israfın ve lüksün sürdüğü anlaşılmakta, bunun karşılanmasında
da büyük güçlükler çekilmektedir.
Şiirde o günkü halk hayatında; giyim-kuşam,
beslenme alışkanlıkları,ısınma ve aydınlatma, hayvancılık,
yapı şekilleri, taşımacılık, ölçü ve tartı,bazı
mesleklerle ilgili çok güzel bilgiler verilmektedir.
Bu şiirde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyimiyle,
Erzurum’da kışın geldiği haber verilmektedir.
Bu, Erzurum’un ikinci hayatının başlangıcı olan,
sıcak sobanın üzerindeki güğümlü çayın demlenerek
sunulması ile birlikte uzun sohbetlerin başladığı
devirdir.
Selam ve saygılarımla…
Çok güzel bir Dadaş destanı. Hatırlattığınız için çok teşekkür ederiz. Sağ olun. Geçmişi bize yaşattığınız için tekrar teşekkür ederiz. Tekrar o eski günler gözümün önünden geçti. Anılar çok güzel tekrarlandı.Taha