Gençlik yıllarımda siyasi ve ideolojik saplantım olmasa da İmam Hatip menşeli olmam beni otomatik Milli Görüşçü yapmıştı. Rahmetli Erbakan’ın, Ecevit’in, Erdal İnönü’nün aktif siyaset yaptıkları zamandı. Limon gibi sıkmak ya da dün dündür onların eseriydi. Her ne kadar istikrarsız hükümetler olsa da siyasette bir kalite, karşı cenaha bir saygı vardı. Bugün önümüzde duran 6’lı masaya benzeyen masalar kurulurdu. Bütün siyasi aktörler o masada bir araya gelir televizyon karşısında halka ayan beyan yapacaklarını söylerlerdi. Şimdi o dönem bitti maalesef. Şimdi uzaktan konuşulan telepatik yolla anlaşılan işaret dili hatta ıslıklama yöntemi siyasetin model olmuş durumda. Daha dün ağır hakaretler bakanların dilindeyken karşı atak olarak bakanlıkların önünde naralar atılır hale geldi. Biri birine aşağılık, biri birini şerefsiz, bir diğeri iffetsiz naralarıyla siyaset gitmeye efelenmeye çalışıyor. Türk siyasi tarihinde eşi menendi olmayan bir durumdur. Muhkem bir siyasi yapıdan kırılgan bir yapıya döndü artık. Ne sol cenahın ne sağ tarafın diğerinden farkı yok. Belki mafya yok ama atiye takılanlar siyasetçi adı altında Fink atıyorlar. Ben şahsen bunu kabullenmiyorum, kabullenemiyorum. Dilimize pelesenk olan limon gibi sıkacağız ifadesi Erdal İnönünün hatırası olarak hafızalarda. Bugün aynı atmosfer olsa zannımca “Sıkamazsan haysiyetsizsin, şerefsizsin, namussuzsun” diye haykırırlar yüzüne. Tatlı anı olarak hafızalarımızda bekleşen o batmaz dikenler bugün birer kaza döndü. Ben kabul etmiyorum maalesef.