İYİ-KÖTÜ BAŞARIM,FITRATIMI YAŞARIM

Kötülük; bir davranış biçimi, yaşadığımız hayatta tercihlerimizdeki hataların bizden başlayarak, topluma ve çevreye zarar vermesine sebep olan bir davranış bozukluğu. Olması gerekenden, toplumun etik değerlerinden uzaklaşarak,başına buyruk, adam sendeci, umursamaz, “Bana dokunmayan bin yaşasın” egoistliğini kapsayan hiçte kabul görüp, tasvip edilmeyen bir durum… Zıttı olan “iyi” kavramının ne olduğunu tam olarak anlamamıza yaramaktan başka hiçbir faydası olmayan kavram… Her insanda idrak edilip, belirli yöntemler dâhilinde terbiye edilmesi gereken var olanımız…Yöneldiğimiz tarafa kendisi ile isimlendirildiğimiz göre (İyi-Kötü) kimliğimiz… İltifat edip de, itiraf edemediğimiz gerçeğimiz… Ayet-i kerimede “Kahrolası nankör insan…” diye varlığından haberdar edildiğimiz kahrımız…Temizlenmemize vesile olan pisliğimiz… “İsmet” sıfatıyla müzeyyen olan mücevher şahsiyetler müstesna, her insanda biraz da olsa yok eden varımız… “Senden bunu ummazdım!” gibi ifadelerin çıkmasına vesile olan anlaşılamamışların anlaşılmasına vesile olan… Dünyada ki imtihanımızın en çetin sorusu… Karanlıklar içindeki insanlığın, içindeki karanlık…

Bu bireysel olacağı gibi toplumsal da olabilecek davranış bozukluğu, birçok toplumları da tahakkümü altına alarak,toplumu insanlık anlayışından uzaklaştırmaktadır. Yani; iyi ve kötü toplumu oluşturmaktadır. Ve bu yapılanmalar Dünya coğrafyasında nifak düşüren, ifsad edici topluluklar olarakkarşımıza çıkmaktadır. Dünyamızda bu şekilde virüs gibi yaşayan toplumlar hepinizin malumudur. Gerçek şu ki; Bir davranış fukarası olan “kötü” ve neticesi olan “kötülük” ile hemhal olmuş olanlar, Dünya’nın yaratılışından, kıyamete kadar da devam edecektir. Bu platformda bizlere düşentarafımızı belli etmekten başka bir şey değildir. Kendimize şu soruyu sürekli sormalıyız. “Ben iyi miyim? Kötü müyüm?” Bu soruya, kavramları izafileştirmeden cevap verebilmeliyiz.Zira İnsanlığın faydasına olan iyi, zararına olan kötü demek yeterli olmaz. Allah için iyi olanı bulmamız gerekmektedir.Mesela bir ülke düşünün kendi topraklarını savunmak adına yaptığı her şeyi meşru görerek başka bir toprağı iltisak etse, bu kendi mensubiyetince meşru ve iyi bir davranış olarak anlaşılır. Bu harekâtı karşı taraftaki masumları, yaşlı, kadın, çocuk ayrımını vs. düşünmeyerek ve onların haklarına riayet etmeyerek yaptığını düşünürsek gayr-ı meşru ve kötü olacağıda yadsınamaz bir gerçektir. Maalesef iyi ve kötü kavramlarına dair bunun gibi birçok örnek verilebilir. İnsanlar arasında “iyi-kötü” kavramı izafileşmiştir. Bunu nedeniinançsal zafiyettir. İnsanların Allah’ın kitabındaki ve onun Resulünün “iyi ve kötü” tanımlamalarına kulak kapayarak kendi iyi ve kötü anlayışını oluşturmasındandır. “Benim iyim, Senin iyin.” diye istikametten sapılmasına sebep olan anlayış züğürtlerinin türediği bir toplumda ise her geçen güntahammül sınırlarını daha da zorlayan bir Dünya şekillenmektedir. En acısı da kendi doğrularımızı Cenab-ı Hakkın doğrularına üstün tutulmamız. Böylelikle ne insanlığa,ne çevreye, ne hayvana yaratılmış olan hiçbir mahlûka hakettiği değeri verememekteyiz. Bir örnek verecek olursak Cenab-ı Hak “Kısasta hayat vardır.” buyurduğu halde bizler kendimize dahi ait olmayan, başka medeniyetlere ait kanunlarla hüküm vererek hayatı zindan etmeye devam etmekteyiz. Bu durum sorunların çözümüne engel olarak,toplumun dinamiklerini dinamitlemekten öteye geçemememize sebep olmaktadır. Bizlere düşen görev,yıllarca gizli devşirme yoluna tevessül ederek yok etmeye çalıştığı pırıl pırıl dimağlarımızı emperyalizmin ve avanelerinin pençesinden kurtararak, İyi-kötü, Doğru-yanlışvs. kavramlarını kendi Medeniyet potamızda, Kur’an-ı Kerim

ve Resulullah’ın (sav) sünneti ışığında ifa ve idrak eden bir nesil yetiştirmektir. Allah bizleri her daim muzaffer eylesin.

Selam ve Dua ile…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.