Aslında bu bir oyun ismi, biz çocukluğumuzda çok oynardık hatta bulunmamak için başka mahalle sokaklarında kaybolur, kaybolduğumuzu da ebe olan arkadaşımıza çok iyi saklandık numarası ile örtmeye çalışırdık. Bu işin kuralı böyle, oyun nihayetinde. Kılıçdaroğlu’nun Amerika gezisi de bir oyun olduğuna göre itti bitti oyunu bu gezi ile örtüşüyor gibime geliyor. 8 saatlik ortadan kaybolma meselesi acaba Kılıçdaroğlu’nun Amerika sokaklarında... İngilizce bilmediği için derdini anlatamadığından kaynaklı olabilir mi diye düşünürken yanındaki gazeteci cemaatine sorma gereği duymadan yorum yapanlar çıktı hemen. Fondaş ve yandaş medya adını taktıkları, kendi cephelerinde de fonladıkları Tele1 gibi bir televizyon kanalının Amerikan muhabiri Yılmaz bey bile bu konuya isyan etti çünkü kendi yanında getirdiği kendi medyası haricinde hem kendilerinin hem de Amerikalı gazetecilerin alınmaması tepkiye yol açtı. Öyle ki randevu talep ettikleri eski başkan Barak Obama ve Demokrat Parti eski başkanlarından iki kez seçim kaybetmiş, yüzü unutulmuş isimlerin bile kendilerine randevu vermemeleri karşısında bu geziye mantıklı bir isim koyma adına yaptıkları açıklama bence çok saçma. İsmine bilim ve teknoloji, bilgi alışverişi diye açıklama getirdikleri esrarengiz geziye yerel siyasetten de tepkiler geldi. Kendi camiası haricinde onlara göre muhalif olan Devlet Bahçeli bile “Bilim arıyorsan Türkiye’de ara” gibi bir gerçekliği yüzüne vururken katıldığı bir televizyon programında ülkeyi şikayet etmesi de ayrı bir utanç konusu oldu. Kendi iç dinamiklerinin çalışmadığını, hukukun olmadığını, Türkiye’de yasakçı bir zihniyet olduğunu iyi bir şeymiş gibi yabancı kaynaklara şikayet etmesi başka bir handikapı getiriyor beraberinde. İnsan diyor ki kendi kendine, hazır Amerika’da itmişken, 8 saat kimse tarafından nereye gittiği bilinmiyorken keşke bulunmasaydı mı diye düşünüyor insan. Bu Amerika gezisinin en yararlı tarafı olurdu herhalde. İtti bulunamadı derken adam birden bitti. Bu itti bitti oyununda neler saklanıyor, neler gizleniyor, neler hedefleniyor zaman içerisinde ortaya çıkacak elbette. Çünkü atalarımız der ki “osuruk sessizdir ama kokusu çıkar.” Saklayamadıkları ve etrafa dağılan kesif bağırsak kokularının ta Amerika’dan burnumuza gelmesi çok hayra alamet değil gibi geliyor. Olsun yine de itti bitti.