İSTIKBALIN SISI

Bir müfettişin, gelecek neslin bize neye mal
olacağını anlatan muhteşem tespitlerle
dolu raporunu okudum. İzmir Ödemiş’te
geçen bir olay üzerine eğitim müfettişi tarafından
tutulan bir rapordan bahsediyorum.
Nalına mıhına vurmadan, kendi fikrimi katmadan,
konunun net anlaşılabilmesi adına ve toplum
için elzem olan o raporu baştan sona paylaşıyorum
sizlere.
İzmir Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Lisesi
Müdürü Ayhan Kökmen, iki öğrencisi tarafından
öldürülüyor. Olayın araştırılması için Maarif Müfettişi
Doğan Ceylan görevlendiriliyor.
Müfettiş,
öyle bir rapor düzenliyor
ki, tüm anne babaların
okuması ve kendilerine
ders çıkarması gereken
bir rapor.
Türk gençliğinin
içinde bulunduğu bir
durumu analiz ediyor
ve DUYGUSUZ NESİL
TEHLİKESİ*ne işaret
ediyor. Lütfen okuyun
ve günümüz gençliğinin
son durumunu değerlendirin.
İşte o rapor:
“DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ
Doğan CEYLAN, Eğitim müfettişi
Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz
ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken
kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının
çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar.
Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar,
ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.
Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve
yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek
şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine
bir işkence olarak görüyorlar. Kendileri için
yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet
bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet
etmek için yaratılmış görüyorlar.
İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini
yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle
orantılı. Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç
olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş
telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın
sonunun geldiğini zannediyorlar.
Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza
karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları pahasına
vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene
satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan,
onlar için son model bir cep telefonundan daha
değersiz.
Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.
20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek? Ülkeyi nasıl
yönetecek? Vatanı nasıl savunup can verecek? Bütün
bunlar neden oluyor izah edeyim.
Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık.
Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan
bihaber. Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde
yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile
vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür
hale geliyorlar.
Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar.
Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda
içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım”
demeden ağzına suyu dayıyoruz. Çocuklar hiç
üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz.
Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz
dışarı, hiç titremiyorlar. Çocuklar hiç ıslanmıyorlar,
evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede
şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur
damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar
ıslanmak nedir bilmiyorlar.
Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık
mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar
diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak
diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek
kadar hiç yorulmuyorlar. Yokluk nedir bilmiyorlar,
daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu
yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar. Onlar bir yanığın
veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri
yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak
tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği
için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için
sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri
için ekmeğe gelen zam onların dikkatini
bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp
geçiyorlar.
Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir,
sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan
ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar... Kıymetini
bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve
huzurun, ana babanın...
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek
güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden
hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar
düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri
revize edilmeli.
Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı.
Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.
Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…