“İSTİDATIN, İHTİRASA MAĞLUBİYETİ.”

İstidat (yetenek-kabiliyet) bir bakıma kişinin kendisine ait yetiler algoritmasının farkına varması… Ve her insanda keşf edilmeyi bekleyen bir cevahir… Kıymetini, sarrafın anladığı… Her insanın kendine ait bir istidadı bulunduğunu göz ardı etmeden, İnsan olmanın bir nevi ikramı olan istidat; İşin ehli tarafından çeşitli eğitim metodlarıyla kemalat noktasına vardırılarak, toplumun imar edilmesi.

İhtiras; İstek ve arzunun, hırsın pençesine takılarak kendini kabul etme ve ettirme ütopyasının, insana ve insanlığa zarar verecek hale gelmesi durumu.. İnsanlıkta Farz-ı Muhal bir hal almak.

Günümüz Dünyasının en büyük ve yıkıcı hastalıklarından birisi olan ihtiras, yakın tarihimizde olduğu gibi kadim medeniyetlerin tarihinde de yıkıcı, tahrip edici ve onarılması güç kalıcı yaralar açmıştır. Hatta bir çok medeniyetin tarih sayfasından silinmesine sebep olmuştur. Kanayan bir yara olan ihtiras , maalesef istidadı da kendi potasında eriterek, insanı ümitsizliğe, güvensizliğe gark etmiş ve mücadelesiz, fatalist bir toplumun tohumlarını atmıştır… Basiretsiz ve ferasetsiz yöneticide, esnafta vs. zulmün sebebi olmuş…Maalesef bu tipler ihtirasını HAK kılıfında sergilemekte bir beis görmemiştir. Öyle ki; Hakkı savunduğunu iddia edenler, haksızlığın derneğini dahi kurma teşebbüsünü göstererek, kendini hakikat platformunda göstermek bühtanından geri durmamıştır. Böylelikle mağdur edilenin, mağduriyetinden nemalanarak, farklı mağduriyetlere kapı aralanmıştır. İletişimde dibe vuranların iletişime dair seminer sunduğu manidar bir hal… Kör dövüşü.. Hedefe giden yolda herşeyin mübah olduğu bir yaklaşım… Kendisi gibi olmayanı kabul etmeme… Müfteri yaklaşım… Bukalemunsu bir oluşum… Düşünce özgürlüğünün, düşünce beş para etmemesi… Adeletin gücünden, gücün adaletine doğru bir muamma… Liyakatsızlık… Empati yoksunluğu… Kalemin-kelama, istidadın-ihtiras’a mağlubiyeti… Hırs,hırs,hırs.. Ve nihayet arada kalanın canı çıksın…

Arada kalan mı? İNSAN! İNSANLIK!

İnsan doğabilmekte değildi marifet.İnsan kalabilmekteydi. Oysa insan taklidi de yeterdi!!! Toplumda azımsanmayacak derecede sureta (görünüşte) insan bulunmakta. Gafletin dahi hicap ettiği bir halde insanlık! Düşünün; Bir cenazenin peşi sıra giden ölmüş kalp sahiplerinin, arkasında yürüdükleri cenazeden tek farkı; ölünün masumiyetinden ziyade sözüm ona bu dirilerin tehlike arzetmeleriydi. Ve az sonra Allah ın ayetlerini O ölünün mezarında okumaya cüret edeceklerdi de, kendileri için hiç bir paye almayacaklardı. Oysa vahyin muhatabı dirilerdi… ilginçtir! Ölüye verdiği esenliği bu gaflet güruhuna vermemekte. Bir mikrofon önünde edepten uzak, edebiyat seranatları yapmanın , süslü kelimeler kullanmaktan (KELİMELERİ KULLANMAK tan) imtina etmeyen insan müsveddelerinin her anımızı kuşatmış olması durumu… İşte dünyadan küçük bir iz düşüm… Bu tip paranoyak,paradoks yaklaşımlarla yaşayan bir topluma acil müdahale edilmelidir. Bunun en önemli unsuru; insanı metalaştırmamaktan geçer. İnsana estetik ve değer eğitimi kazandırmak hiç olmadığı kadar elzem bir hal almıştır. Aksine birey toplumdan uzaklaşırsa, kaybedilir. Beyni göçmüşlerin, beyin göçüne sebep olmadığı bir uygulama , istifade edilebilecek isanlardan istifade etmektir. Onların küskünlüğüne sebep olmak değildir. Mesela bu beyinlerden birisi

olan KOÇ Üniversitesinde görevli bir akademisyenin ülkemizi takdir etmesini dahi hazmedemeyerek işine son veren güruhların, yediği kaba pislemekten geri durmayan oluşumların olduğunu bilerek yolumuza devam etmeliyiz. Bu durum büyük bir vebaldir. Enaniyettir. Bazıları da bunu ‘Hak nizamı’ için yaptığı enstantanesine dayandırmak suretiyle zulüm yapmaktadır. Oysa Hak: “Allah, zalimleri sevmez!” buyurmaktadır. Hak ,haksızca savunulamaz! İthamdır! Zandır! Lafazanlıktır. Sığındığı limanın haksızlık noktasındaki kokusunu itiraf edemeyen Bu tip insanlar için “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz!” “İmanın kemalatı, birbirini sevmektir.” “Güzel söz sadakadır!” vs. Hadis-i Şerif’leri ne ifade eder merak konusudur. Kurallar yönetmelikten ibaret olduğu gibi, insanda Gönülden ibarettir.Heyhat! Her gün yıktığın Kabe ye ne diye ta’zim edersin gafil! Allah için SEVMEK!zordur!

İşini sevgi, istidat ve gönül ferahlığıyla yapmaya çalışanlar adına kaleme alınmış bu yazının sonunda Allah a tazarrumuz; Kemiyete , cemiyetten çok önem veren, ihtiras geminden kurtulamamış, enaniyet canavarı, tevazü mukallitliği (taklitçilik) bir başka kibir kapısını aralamış olan, Kör çarşısında ayna satmayı, sağır çarşısında nara atmayı marifet sanan lakin; kayadan bir ufak toz kaldıramayan bulantı sebeplerinden. İçimize yaptığımız yolculukta içinden çıkamadığımız vicdan muhasebelerine sebep olan,Yıkıma sebep olan insan görünümlü Toplum meteorlarından ,Hak tellalı,Hakikat simsarı modern müseylemetül kezzaplardan, işgüzarlardan, Hakkı,hakikatı kısacası; Allah’ı kullanmaya çalışanlardan Allah’a sığınırız!

Selam ve dua ile…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.