İsrail’in Filistin’e Zulmü

Birinci Dünya Savaşı öncesinde birçok
millet gibi Araplar da Osmanlı İmparatorluğu
himayesinde yaşamaktaydı. İmparatorluğun
sonlarına doğru, Osmanlı İmparatorluğu
Türk etnik yapısını benimseyerek
önceliği Türk
milletine tanıdı. İmparatorluktan
kurtulma arzusu içinde olan birçok
Yahudi ve Arap’ ın, Birinci
Dünya Savaşı esnasında İtilaf
Devletleri’ nin yanında yer aldı.
Bu durum aynı zamanda Arap
milliyetçiliğin önünü de açmış
oldu. Hem Arap milliyetçiliği
hem de Siyonizm ilk olarak Avrupa’
da başladı. Siyonist Kongresi
1897 yılında Basel’ de, Arap Kulübü
1906 yılında Paris’ te kuruldu.
19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve
Orta Doğu’ daki Yahudi toplulukları artarak
Güney Suriye’ ye göç etmeye başladılar. Bu
dönemde Kudüs, duvarlarla çevrili alanı geçmiyor
ve nüfusu 30.000 civarındaydı. Kibbutz
adı verilen kolektif çiftlikler kuruldu ve ilk defa
tamamıyla Yahudiler tarafından yerleşim alanı
olarak kullanılan, Tel Aviv şehri kuruldu.
1917 yılında, Güney Suriye İngilizler
tarafından işgal edildi ve sonrasında İngiliz
Hükümeti Balfour Deklarasyonu’ nu yayınladı.
Bu deklarasyon, hükümetin Filistin’ de
Yahudiler için milli bir vatan kurulmasına
sıcak bakıldığını belirtiyordu. Ayrıca Filistin’
de bulunan Yahudilerin bütün haklarına
sahip çıkılacağını da belirtiyordu. Savaştan
sonra bölge, 1923 yılında Filistin İngiliz Mandası
olarak İngilizlerin yönetimine geçti. Günümüz
İsrail sınırlarını, Filistin bölgesini ve
Gazze şeridini içermiştir.
Daha sonra ise manda yönetimindeki
Filistin’ e Yahudi göçü devam etti. Filistinliler
bu göçü anavatanlarına ve benliklerine tehdit
olarak gördüler. Ayrıca Yahudilerin toprak
alım-satım yöntemleri ve Yahudilere ait işlerde
Araplara iş vermemeleri onları çok öfkelendirdi.
Vladimir Jabotinsky’ nin Betar adlı
politik grubunun 1929 yılında Ağlama Duvarı’
nda gerçekleştirdiği gösterilerden sonra,
Kudüs’ te bir ayaklanma başladı ve Filistin’
in her yanına yayıldı. Yahudi
göçü Nazi’ ler Almanya’ da yönetime
geldiğinde uç noktaya ulaştı
ve İngiliz yönetimindeki Filistin’ de
bulunan Yahudi sayısını ikiye katladı.
1930 yılından sonra İzzettin
El Kasım Suriye’ den Filistin’ e giderek
Kara-el adlı anti-Siyonist
milis güçlerini kurdu. Bu milis güçlerinde
yer alanların birçoğu çiftçiydi.
Bu çiftçileri toplayarak
onlara askeri eğitim verdi. Filistin’
i 1920’ den beri idare eden
İngiltere, Siyonist-Arap sorununu
çözme işini 1947’ de BM’ ye devretti.
BM’ nin kurduğu özel komite
Filistin’ i iki bölgeye ayırmayı önerdi. Bu paylaşım
planı Filistin’ in %56,47’ sini Yahudilere
%43,53’ nü Araplara bırakıyordu.
İsrail Devleti Tel Aviv’ de 14 Mayıs
1948’ de saat 16:00’ da resmi olarak kurulduğunu
ilan etti. Filistinliler bu yüzden 15
Mayıs gününü “ El Nakba” yani “ Felaket
Günü” olarak anarlar. İsrail Devleti kurulduktan
sonra İrgün ve Lehi adlı milis güçlerinin
desteğini alarak zulümlerine hız kesmeden
devam ettiler. Öyle ki 9 Nisan’ da Kudüs çevresindeki
Deir Yasin köyünde çok sayıda Filistinliyi
acımasızca katlettiler. Günümüze gelene
kadar İsrail Devleti, Filistin’ e binlerce kez saldırmış,
on binlerce Filistinli vatandaşı katletmişlerdir.
2021 yılının nisan ayına doğru her
yıl olduğu gibi yine Filistin’ e saldırılar düzenlemeye
başladılar. Bu saldırılarda kadın çocuk
ayırt etmeden herkesi katlettiler. Mescid-i Aksa’
da namaz kılan cemaate gözlerini kırpmadan
saldırdılar. 20 Mayıs 2021’ de Mısır
aracılığıyla bir ateşkes kararı alındı. Bu ateşkes
21 Mayıs 02.00’ de yürürlüğe girdi. Tabii
bu ateşkesin ne kadar süreceği de meçhul
öyle ki İsrail her defasında ateşkes anlaşması
yapılmasına rağmen Filistin’ e saldırmaktan
asla vazgeçmeyecektir.