Her hatanın teşbihe uygun olmadığı bilinci ile teşbihte hatadan Allah’a sığınarak, İslam’ın insanın üzerinde ilmek ilmek dokunmuş ve kendisini setrederek her tarafını kuşatmış bir kazak gibi olduğunu söyleyebiliriz. “Bana kalırsa, Bence.” anlayışlarından uzak, teklife ram olmuş ve tekliftekendini bulmuş bir anlayışın giyinebileceği bu kazak, insanın fıtratı ile müsemma olarak kendisine kimlik oluşturmasında çok önemli bir unsurdur. Bu kazağa sahip olan, bu kazakla sarıp sarmalanmışkişi, manevi sıcaklıkların idrak ve huzuruna erdiği gibi, soğuk ve hastalık sebebi her türlü olumsuz hava şartlarından da kendini koruma altına almış olur. Bunun yanında vücudun gösterdiği dirençte hastalıklara karşı çok önemlidir. Yani bazı ortamlarda, giyindiğimiz kazakta bizleri dışarıdan gelen hastalıklara karşı korumakta yetersiz kalabilir. Bu bakımdan vücudumuzun direnç göstereceği, hava şartlarının elverişli olduğu meskenleri seçme aşamamız çok önemlidir. Örneğin; Doktorlar kimi hastalarına Sahil bölgelerinde rakımın düşük, oksijenin bol olduğumahallerde yaşamaları tavsiyesin de bulunurken,kimilerine de yüksek rakımlı bölgeleri tavsiye ederler ki vücudun direncine uygun ortamlar yaşam kalitesini arttırsın.
Buraya kadar yaptığımız bazı teşbihlerin, tespitlerini yapacak olursak; İnsan olmamız hataya meyilli olmamız anlamı taşımaktadır. Hatalarımızı aza indirmek, hatalarımızı görüp, kabul etmeklemümkün olabilir. Bu bağlamda herkes kendi terazisinin kefesini kontrol ederek, eksiklerini ve fazlalıklarını mülahaza etmelidir. “Ben Müslümanım!” diyen biri yaradılış fıtrat ve vecibesine uygun olan İslam kazağını giyerek kimliğini tescillemelidir. Bunu yaparken kazağı oluşturan her ilmeğin kazağın bütünü için son derece önemli olduğunu bilmelidir. Çünkü bu ilmekler İslam’ın çok önemli değerlerini kapsamaktadır. Peygamberler, Evliyalar, Salihler, Muhtelif ilimler, Farz, sünnet, vacip gibi birçok mihenk taşlarını, içermektedir. Bu ilmeklerin bir tanesi koparılır veya zarar görürse, insanı muhafaza edemeyen bu yırtık kazak dış şartlardan virüs kapmaya, yanlış zihniyetlere saparak insanı hüsrana götürmeye yetecektir. Ve nihayet kazağın tamamının sökülmesine sebep olacak bir ortama kapı aralamış olur. Sonrasında anlayışına uygun transparan kazakları tercih ederek, edep ve hicap perdesinden uzaklaşan kişiyi Dünyada ve ukbadacehenneme sokacaktır. “Ben İslam’ın kazağına sahibim” diyen kişi fuhşiyat içeren ortamlardan kaçınmalıdır. Çünkü bu ortamlar şiddetli soğuklarda kazağın yanında montu olmayan bir kişinin kendini muhafaza edemeyeceği bir atmosferdir. Salt kazağa güvenirse yine hastalıktan kaçamaz. Maalesef günümüzde bu tür hastalık girdabından çıkamayan birçok biçare bulunmaktadır. Buradaki Mont ifadesi insanınimanı ve vücut direncidir. İman sağlam olmazsaİslam’ın inceliklerini bildiği halde amel etmenoktasında bir nasipsiz olarak kalır. Bu da mukadderdir ki bazılarının nasipsizlikleri nasipleridir(!) fakat bilmezler. İnsan, insanlığının gereği olarak ince düşünmelidir. İncelik; İnsan fıtratında kırılmanın önüne geçerek mukavemet sağlarken, tahtada kırılganlığa sebep olur. Bu durumda ‘Tahta Fıtratlı İnsan’ olmaktan Alllah’asığınarak tercihimizin İslam’ın kazağı mı? Şeytanın tuzağı mı? Olduğunu bilerek, giyindiğimiz İslam libas’ının kıymetini bilenlerden olmayı ve “Herkese eşit mesafede davranmak” gibi bir davranış bozukluğundan çıkarak “Allah için sevip, Allah için buğzeden” bir Müslüman portresi çizerek yaşamayı Cenab-ı Haktan niyaz ederiz.
Selam ve Dua ile…