İslam ve mümin kavramlarını ayrı konuşmak mantık dışıdır. Mümin iman etmiş islamsa bu kabullenişin ana şablonudur. Elbette belli kurallara bağlı sistematik bir sinsile ile inanmak ve amelde bu sistematiğin ana kaynağı vahyin yolunu tutmak elzemdir. Fıkıh aracılığı ile kurallar sinsilesi elbette bir temele dayandırılmış kuran ve hadisin ışığında uygulamaya konulmuştur. Ancak peygamberden sonraki süreçte bazı kurallar sekteye uğratılmış ve bazı yeni kurallar konulmuştur. Islamda bidat diye adlandırdığımız hasene ve seyye diye ayrım yapılan bu bidat meselesinde tartismaya açık o kadar çok mesele varki bizim din diye zannettiğimiz. Basit bir örnekle açıklamak gerekirse iskat meselesi buna aleni örnek olabilir. Ölenin ardından muhtemel bir namaz yada oruç borcuna mukabil verilen sadaka bir sisteme bağlanmış ama izahı zor işlere kalkışılmıştır. Bir miktar parayı tasadsuk adına birine verip sonra hibe ve iade kurnazlığı yapılarak ecrinin çok olması adına bunu defalarca tekrarlamak gibi bir saçmalığı biz din diye zannediyoruz. Oysa Allah bu ucuz işlere karıştırılmayacak kadar yücedir. Din adına yapılmış bu saçmalık belli kurallara bağlanmak suretiyle bize din olarak telkin edilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Ancak bunun peygamberden sonra kural olarak konulması ve akilla izahı mümkün olmayışı müslümanlar tarafından reddedilmesi gerektiğini aşikar ortaya koymasına rağmen bu gün hala bu ucuz işlerle uğraşılmaktadır. Konuyu daha fazla açmaya gerek bile duymuyorum. Zekat bahsinden sadakaya çok eşlilikten mirasa kölelikten namaza kadar bir çok konuda kuran ve hadislere dayanmayan o kadar çok mesele varki irdelenmesi gereken. İslam adıyla islam adına kandırmayı bir müslüman olarak kabullenmiyorum. Vesselam.