İNSAN BÜYÜDÜKÇE, İNSANLIK KÜÇÜLÜR!

Yaşamı zevk edinmiştik, zevk’ i yaşam
edinmediğimiz o zamanlarda... Onun için hep
o zamanlarda kaldı ağzımızın tadı, tuzu...Ve
nihayet yaşadığımız gibi inanmaya
başladık, inandığımızı yaşamayınca.
“ Hatıralarımız”
diyerek iç geçirir olduk hatırlamak
istemediğimiz şimdilerde...
Büyüklerle yürürken, büyüklenenlerle
yürür bulduk kendimizi.
Şimdiler de içimizden geçenler,
içimizi geçirdi. Bu yüzden iç geçirdik
özlem ve hasretle aramakta
olduğumuz o günlere... Oysa günümüz
şartları geçmişe nazaran
daha kolay, herşeyin bol olduğu,
müreffeh bir tablo çizmekte. Peki
sebebi neydi yokluklarla dolu
geçmiş zamana olan bu özlemin?
Cevap çok netti aslında. Evet yakıştıramasak
da cevap:İNSAN.
En büyük nedeni! Olamadığı halde
kendisini nitelediğimiz bir canlı olan insan,
insan olmak erdemini üzerinde taşımalıydı.
Fakat taşıyamadı. İnsan olmak erdeminin insanlardaki
yoksunluğuydu cevabın insan olması.
Meğer eskiye olan özlem ve hasretimizin
en önemli sebeplerinden birisi, büyüdükçe insanı,
insanları tanıyor olmamızmış. Onun gerçek
yüzünün, art niyetinin farkına
varmamızmış eskiyi olan özlemimiz.Bu yüzden
hasretle özlemini çektiğimiz o günlere dair
kurduğumuz cümleleri hep “ Çocukken!”
diye başlamışız. Eskiden bu sıkıntı yok muymuş?
Tabii ki de varmış. O zamanlar da babalarımızın,
dedelerimizin “ Ben
çocukken” dedikleri insanları tanıdıkları
zamanlarıymış. Onların insanları
tanıyarak vardıkları idrak
döneminde zaten biz çocuğuz ve
insanları tanımadığımız için hasret
çektiğimiz bir dönem ki,
masum,günahsız, kötüyü ve kötülüğü
bilmeyen, her halinde hüsn-ü
zan sahibi bir günahsız. Kim bilir
belki günahkarlığımızın sebebi de
insanlar. Evet tamamının olmasa
da büyük bölümünün sebebi insan
diyebiliriz. Örneğin; Cinayet dediğimiz
insanlık dışı durum, bir insanın
bir başka insanın hayatına kast
etmesi, hırsızlık yine bir insanın başka bir insanın
malına kast etmesi vs. bu örnekler çoğaltılabilir.
Unutulmamalı ki hakka yakınlığın
yolu, mahlukata yakınlıktan da geçmektedir.
Dolayısıyla insana yaklaştığımız kadarıyla
Rabbimize yaklaşabiliriz. Çünkü mahlukat’ a
yöneliş Hak’ ka vuslat kapısını aralamaktadır.
Biliyoruz ki Cenab-ı Hak mahlukatla olan ilişkilerimizi
önemsemektedir. Bu yüzden adab-ı
muaşeret önemlidir. İnsan, insanla insanlaşmaktadır.
Niyazımız şu ki, insanlar büyüdükçe
insanlık küçülmesin!
Selam ve dua ile...