İMAMLARA MÜJDE

Resulullah cennete girecek 7 kişiyi överken ibadetle iştigal eden genç ve adil olan imamları da saymıştır. İmam Hatip kökenli biri olarak imamlardan hep dert yanmışımdır. 1996’da Tekman’ın bir köyüne imam olarak atandığımda bu görevi korkudan reddetmiştim. O zamanlar gençtim, heveslerim vardı, nefsimle olan mücadele bana baskın geliyordu. Oysa imamlık, peygambere vekaleten, hassas bir işti. Yakın arkadaşlarım ve çevremin çoğusu imam oldular hala daha aynı işte meşgul olmaktalar. Son yıllarda imamlar işi askıya alsalar da görevlerin başındalar. Fıkıh, siyer, kelam, akaid, molla camiye kadar Arapça, tefsir, dinler tarihi gibi ilimler yanında coğrafya, matematik, felsefe, mantık hatta resime kadar 17 ders yüklendi bize. Yani imam hatip kökenli bir imam bu bilgilere sahip, bu bilgilerle donanımlı. Ancak Diyanet’in uygulamaları imamları pasifize etmiş durumda. Ezan vaktine yarım saate kadar kurulu saatlerine bakarak sağda solda takılmaktadırlar. Her İmam için söylemiyorum ama geneli böyle. Fıkıh kitapları kapandı, tefsir dersleri kalktı, çarşambadan cuma hutbesine hazırlanmak bitti. Hocanın önünde bir rahle, onun hemen önünde diz çökmüş kahkülü yan düşmüş, başında beyaz takke olan çocuklar yok artık. Ne çocuk şakırtıları ne azmayın bağırışları ne de sabah çocuğunu hocaya gönderen anneler kaldı. İmam vaktinde mihrabında namazdan çıkınca hür, cumada hutbede cep telefonundan online atılmış hutbe okumaya çalışıyor haldeler. Bu benim içim çok yakıyor canımı çok acıtıyor. Merkez vaazlarının sayısı az, insanları rahleyi tercih edecek, dizinde yetiştirecek, Kur’an alfabesi yürütecek imam yok denecek kadar az. Kur’an kursları var diyeceksiniz yaz sezonunda program yapan. Ben ondan bahsetmiyorum, imamları pasifize eden sistemden bahsediyorum. Oysa imamlar adil olmak şartıyla peygamber tarafından cennetle müjdelenmiş ve taltif edilmiştir. Hiçbir kurum bu şansı kimsenin elinden almamalı. İmamlar, kendi hutbelerini hazırlamalı, kitap karıştırmalı, gece kandil yakmalı, öğlen namazına kadar rahlesinin başında diz çöküp oturmalı. Buna katılır mısınız bilmiyorum ama bu benim fikrim. Adına Z kuşağı diye iftira ettiğiniz bu yeni nesil tabletten, bilgisayardan uzak kalsın demiyoruz asıl Kur’an’dan uzak kalmasın diyoruz. Belki bir kamil mürşidin işaret ettiği gençlik özlüyoruz ama önce bunları bu aşamaya hazırlayacak imamlara ihtiyacımız var. İmamlar kendi müktesebatları ve kurum emirleri gereği böyle davranışlarda; zannımca bundan onlar da muzdaripler. Çünkü yetiştikleri okul, gördükleri çevre, üstlendikleri misyon öğrenmeyi ve öğretmeyi gerektrir. Bence imamlara yeni bir müjde vermek adına müfredatlarında bir değişiklik yaparak önceki hallerine döndürmek mümkündür. Bir ayet bir hadis ve arada kısa bir metinden oluşan çiçek böcek içerikli hutbelerden çok unuttuğumuz zekatı, tasadduku, sadakayı cariyeyi, abdesti, namazın rükünlerini, hakkı ve hakikati söyleyebilme adına imamların kendi gayretleri, gece çalışmaları olan uzun hutbeleri dinlemeyi tercih ederiz. Benim şahsi beklentim budur. Ümmeti yeniden ayağa kaldırmak, İslam bilincini oluşturmak nehyi anil münkeri yeniden anlamak için bu öncelikli elzem bir meseledir. Bence tabii.