Hele bir bardak çay iç, için ısınsın derler. Dışarıda fırtınalar koparken dalını yasladığın yastıklar daha bir keyif verir. Mukavemetli camlardan dışarıyı seyrederken “rebbim dişarıda galana merhemet etsin” diyip, dış dünyayla alakanı kesersin. Hele birde gözleme varsa “valla içimiz issındi” gelir peşinden. Dışardaki Allaha emanettir nasılsa. Yerin sıcak karnın toksa başkasının derdi senimi gerecek. Yakıtı olmayana erzağı bitene dışarda kalana me acıyacaksın. Ummetin çocukları titrerken, açken suriye sürgünleri, kapını kırarken merhamet sen uyu yavaş yavaş. Zaten merhametten maraz doğar demiş ingiliz atalarımız. Bu zokayı yemişsen başkasıyla işin yok zaten. Bir kısa metrajlı filmdir aslında hayat, deneniriz bilirim. Belkide rırkı veren gercekten hüdadır. Belkide serçeler aç değildir göründüğü kadar. Belkide sırtında penyeli bir çocuk heyecan olsun diye titretilir karşında. Sırf heyecan olsun diyedir zemheriler. Sırtımız ısınırken içimizin buz tutmuş olması bir evrim mucizesi olabilir. Bir çay daha icin beyler, içiniz ısınsın.