HUZUR; HUZURA VARMAKTIR.

Hz. Muhammed’i anlamak için hadis-i Şerif’leri hadiselerimizi şereflendirmek adına hayatımıza uygulamamız gerekmektedir. Ömrümüz ancak bu şekilde bereketlenecektir. Peygamberin (sav) meselelere bakışı, peygambere bakışıyla maruf olanların olmazsa olmazıdır. Peygamber’in (sav) hayatımızdan çıkması hayatımızda karşımıza çıkan her hadiseye dair bizleri savunmasız bırakır. Peygamber’i (sav) Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neden nehyettiyse (uzaklaştırdıysa) ondan da uzaklaşın.” emrine uygun yaşamalıyız. Unutmayalım ki, Kur’an’ın bu emirlerine duyarsız kalmak, gereğini yerine getirmemek, İslam’ın izzetine halel getirmediği gibi bizim Müslüman kimliğimize layık olamayışımızın bir nişanesi olacaktır. Kur’an’a bağlı olup Hazreti Peygambere tabi olmamak akıl kârı değildir. Peygambere tabi olmak hayatını güzelleştirmek ve güzel yaşamak isteyen hemen herkesin istediği ve arzu ettiği bir şey olmalıdır. Maalesef günümüz insanı namazını seccade üzerinde, orucunu Ramazan’da, Hac’ını ve umresini kutsal topraklarda bıraktığı gibi Hazreti peygamberi de Kur’anı Kerim’in sayfalarında Siyer-i Nebi veya hadis kitaplarında bırakmaktadır. Belki dilimiz ve uslubumuz sizlere biraz çatallı gelebilir bu çatal benzetmesinden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; bazı tatlılar çatal ile yenilir. İfadelerimizin tatlıya bağlanması adına çatallamaya devam ediyoruz. Hem çatal da bizim kaşık da! Zira önümüzdeki yemeğimiz ne ise müştemilatımızda ona göre. Bizlere bu dini tebyin eden yani beyan eden açıklayan Hazreti peygamberin (sav) yaşanılmadığı İslam muteber değildir. Yaşanıldığı zannedilen ise İslam değildir. Onun bizlere vaaz ettiği İslam’i anlayışı yaşmak adına bütün benliğimizle ve sadakatimizle onun gösterdiği yola girerek sebat etmeli ve o yolun huzuruna vararak huzura varmalıyız. Rabbim izinde yürüyenlerden eylesin. Evvelimizi af, ahirimizi hayr eylesin.

Selam ve dua ile..