Öldükçe dirildikçe neden duymadı bir his?
Ol namlı nebi, şanlı şehid Hazret-i Cercis. Cenab-ı Hakk’a hizmet konusunda, meşakkatlere
katlanmada her zaman peygamberler
daha önde olmuşlardır.Her
türlü günahtan münezzeh, Allah’ın en
sevgili kulları olup, “İsmet” sıfatını taşıyan peygamberlerin
muhtelif işkence ve saldırılara maruz
kalıp sabır göstermeleri, gazabı değil de her zaman
rahmeti dilemeleri çok büyük hikmetleri taşımaktadır.
İnsanlara rahmet olarak gönderilen peygamberler,
saldırı ve işkencelere maruz kaldıkları
zamanda, masumlar zarar görmesin diye sabretmişler
ve kendilerine tabi olabilecek temiz ruhlular
için duacı olmuşlardır.Masumiyetlerine binaen kader-
i İlahi, ulvi makamlara layık olduklarını adeta
resmileştirmiştir.
Mesela Bediüzzaman Hazretleri, müsbet hareketi
anlatırken ve müsbet hareket etmekle görevliyiz
dedikten sonra, Hz.Cercis (A.S.)’ı örnek göstermesi
çok dikkat çekicidir. Hz. Cercis (A.S.)’ın
maruz kaldığı işkenceler, insanoğlunun takatının
üstünde olmasına rağmen, Cenab-ı Hakkın inayetiyle
bundan korunmuş iken, bu kadar işkencenin
yapılmasına kader-i İlahi’nin müsaade etmesi, bir
taraftan hizmetin kutsiyetini,diğer taraftan da önerilenin
mükemmel bir şekilde yerine getirildiğini
gösterir. Hz.Cercis (A.S.), bütün olumsuzluklara
rağmen telaş etmemiş, perde arkasındaki neticeleri,
rahmet ve inayetin tecellisini, kader ve kısmetin
adaletle hükmettiğini, kulların şefkatle terbiye edildiğini
bilerek ve düşünerek hareket etmiştir.
Her ne kadar Hz.İsa (A.S.)’dan, Hz. Peygamberimiz
(S.A.V.)’e kadar peygamber gelmemiş, bu
610 yıllık zamana fetret devri denilse de bazı kaynaklar
bunun böyle olmadığını söylerler.
Hz.Cercis (A.S.) da Hz.İsa (A.S.)’nın dini üzerine
gelmiş ve İsa (A.S.)’nın dinini tebliğ etmiş
nebilerdendir. Filistin’in Remle kasabasında doğdu,
Filistin ve Şam civarında yaşadığı bilgileri, elde
olan bilgilerdir. Bu yörede birçok şehir gezmiş ve
ticaret yapmıştır. Gezip gördüğü şehirlerde, Hz.
İsa (A.S.)’nın dinini yaymaya çalışmıştır. Vazifesi
esnasında birçok kişi ona tabi olarak Müslüman
olmuştur.
Hz.Cercis (A.S.) her yılsonu geldiğinde, sermayesini
hesaplayıp ayırır, kazancının tamamını
fakir fukaraya dağıtırdı. Derdi ki : “Benim çalışmam
fakir fukara içindir. Ben çalışayım ki onlar
rahat etsinler. Eğer bu maksudum olmasa sermayemi
de fukaraya yağma ettirirdim. Kendim de bir
köşede oturur, Allah’a ibadet ederdim.”
Hz.Cercîs (A.S.) ve ona uyanlar başlangıçta
çok gizli hareket ettiler, kâfirlerin şiddetini üzerlerine
çekmemeye çalıştılar. Çünkü o devirde putperestlik
çok yaygın ve şiddetli idi. O yörenin, Dadıyan
adında zalim bir hükümdarı vardı. Hz. Cercis
(A.S.), şehirleri dolaşarak ticaretle meşgul oluyor
ve kazancının bütününü fakirlere dağıtıyordu.İdarecileri
ikaz ederek halka zulmetmelerini önlemeye
çalışırdı. Yine bir defasında, kralı hidayete davet
ederek
zulümden vazgeçirmek maksadıyla Musul’a
gitmişti. Yanına da değerli hediyeler almıştı. Kral,
büyük bir ateş yakıp halkı etrafına toplamış, kendilerinin
yaptığı Eflun adlı altın puta tapmalarını
istiyordu.
Kral bu isteğini yerine getirmeyenleri ateşe
atıyordu.İşte bu sırada, Hz. Cercis (A.S.) gelir. Bu
feci durumu görünce, önce bütün malını müminlere
dağıtır, daha sonra da krala giderek hiddet ve
kızgınlığı bırakmasını, zulmü terk etmesini,kendisinin
emin bir nasihatçi olduğunu, kendisine inanmasını
söyler. Hem kendisinin, hem de zulmettiği
insanların, Allah’ın kulu olduklarını, yoktan var
etmenin sadece Allah’a mahsus olduğunu, kendisi
dahil tüm insanların Allah’ın aciz kulları olduklarını,
secde ve ibadetin sadece Allah’a yapılabileceğini,
rızkı verenin Allah olduğunu tebliğ eder. İnsanları
puta tapmaya zorlamaktan vazgeçmesini,
onu kırmasını, Allah’a iman etmesini ister.
Hz Cercis (A.S.)’in daveti kabul edilmediği
gibi, kral onun puta tapması ister. O da bunu
reddedince, büyük işkencelere maruz kalır. Zalim
kral, Hz. Cercis (A.S.)’ı bir ağaca bağlatarak mübarek
vücudunu demir taraklarla taratır. Demir
taraklarla tarandıkça etleri lime lime dökülür. Etleri
iplik iplik döküldüğü halde ölmeyen Hz. Cercis
(AS.)’in üzerine keskin sirke ve tuz döktürür.
Büyük bir demiri önce ateşte iyice kızartıp başının
üzerine koyarlar. Cenab-ı Hakk, O’nu tekrar eski
haline getirir. Zalim kral bu işkenceyi yüz defa tekrarlar,
Allah (C.C.) Hazretleri de O’nu tekrar tekrar
eski haline getirir. Bu durum karşısında kral ve
adamları ne yapacaklarını şaşırırlar ve yeni çareler
ararlar.
Bir kazanın içerisine koyar, ateşe atarlar, Allah
(C.C.), O’nu yine kurtarır. Bu defa onu zindana
atarlar, o zindanda da rahat durmaz, Hz.Yusuf
(A.S.) gibi oradakileri imana davet eder. Kral
onun bir sihirbaz olduğunu söyleyerek, en ünlü
sihirbazlarını getirir, onlar da aciz kalırlar, ama bir
kısmı iman ederler. Kral,sihirbazların iman ettiğini
kimseye söylememelerini ve halkın iman etmesini
önlemek için dilllerini keser.Ancak, olay halk arasında
yayıldığı gibi
birçok kişi de iman
eder. Zalim kral, bütün
müminleri toplatıp
hepsini şehid
ettikten sonra, Hz.
Cercis (A.S.)’i de
şehid ettirir. Daha
sonra bu kavim
ateşle helak edilir.
Yunus Emre,
Hz.Cercis (A.S.)’in
çektiği ve defalarca
dayandığı işkenceler
için:
“Ger beni Cercisleyin
yetmiş kez
öldüreler
Bin kez dahi ölem kim razi olayın Mevla”.
Hz.Cercis (A.S.), müspet hareket tarzını temsil
eden en önemli örnektir. Müslümanlar, Hz.Cercis
(A.S.) gibi, Bedir ve Uhud muharebelerinde çok
cefa çekenler gibi, kendilerine yapılan muameleleri
sabır ve rıza ile karşılamalıdırlar. İnananlar,menfi
harekete yer olmayan bir hizmet anlayışı içerisinde
olmalılar ve Allah’ın razı olacağı tarzda hareket
etmeliler.
“Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez”
(En’am -164), İlahi emrine her Müslüman
dikkat etmelidir. Bu mübarek âyetin emriyle vazifemiz
hem kendi hem aile hem de içerideki düzen
ve güvenliğe bütün kuvvetimizle yardım etmektir.
Onun içindir ki âlem-i İslâm’da düzeni ve güveni
ihlâl edici iç durumlardan şiddetle kaçınılmalıdır.
Bizim görevimiz,halka ve devlete hizmet etmek,
devletimizi ve milletimizi zora sokmamaktır. Böyle
yaparsak bunun sonucu, Cenab-ı Hakka âittir,
gereğini yapar. Biz görevimizi yapmakla mecbur
ve yükümlüyüz, bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Allah (C.C.) Hazretleri, bizlerin, Hz.Cercis
(A.S.) gibi müspet hareket tarzıyla hareket etmemizi
nasip eylesin. Âmin, Âmin !..
Selam ve saygılarımla…
Biz Hz.İsa ve Hz Peygamberimiz arasında peygamber gelmedi biliyorduk Demek ki gelmiş. Çok güzel ve yeni bir bilgi edindim. Zaten yazar kardeşimiz çok güzel yazılar yazıyor. Bizi tatmin ediyor- bilgi yönünden doyuruyor. Çok değerli yazar kardeşimin çok akıcı bir üslubu var.Yazlıları insanı mıktanız gibi çekiyor.İnsan okuyarak büyük zevk alıyor. Bu da herhalde bir edebiyatçı olmasından ileri geliyor.Herkesin okumasını tavsiye ederim.Çok sağ ol.