Kendisinde değerler manzumesine ait numunelerin bulunması insanın “İnsan” diye tesmiye (isimlendirme) edilmesinin temel unsurlardan biridir. Yani insan değerlerince değerlidir. Aksi takdirde suretâ (görünürde insan) insan, sir’et’a (ahlak, karakter, kişilik) hayvan olmak da bir tercih meselesidir! Bir inancın ve bu inanç eksenindeki bir toplumun bireyi olmak gibi bir tercih ve yöneliş varsa, hayatın da bu minval üzere düzenlenip tertip edilmesi gerekmektedir. Bizler kendisi ile neşv-ü nema (büyüme- gelişme) bulduğumuz, Allah’ın lütfettiği İslam inancının münevver (nurlu) halkasının etrafında birer pervane olarak dizilerek adeta bu tercihimizi mühürlemişizdir. Böylelikle bir kutlu yola girmiş ve bu kutlu yolda kılavuz olarak Hz. Muhammed (sav) ve Onun bizzat yaşayarak tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim’i şiar edinmişizdir.Buradan da anlaşılacağı üzere bu müstesna (seçkin) değerler bizim hayatımızın ölçüsü ve düsturu olmuştur. İslam medeniyetinin “Müslüman” kimliğine sahip neferler olarak attığımız her adımda bu değerlere muttali (öğrenmiş olmak) olmuşluğumuzu kalbimizle tasdik ve Şehadet-i Ekber (Kelime-i Şehadet) ile de ikrar ederek beyan etmişizdir. Buraya kadar aktardıklarımız bir akit (söz-yemin) yaptığımızı ifade etmek içindi. Peki, bu anlattığımız değerlerle bizim yakınlık durumumuz ne kadar? Allah’ın emir ve buyruklarına yeterince bağlı mıyız? Hz Peygambere’e (sav) ve Kur’an’a sarılarak yaşıyor muyuz? Allah’ın “Sev!” dediğini sevip, “Sevme! Dediğinden uzaklaşıyor muyuz? Ya da, “Yap!” dediğini yapıp, “Yapma! Dediğinden uzaklaşıyor muyuz? Maalesef ki Hayır… Hepinizin malumu olduğu üzere hududullah, Allah’ın Kitab’ı ve onun Resûlüdür (sav). Ayet-i Kerimede; “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir” (Nisa59) ve yine başka bir Ayet-i celile de “De ki, siz gerçekten Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.” (Al-i İmran 31) şekilde Ona tabi olmanın ulviliğ ve gerekliliği ifade buyrulmuştur. Bu şekilde birçok Ayet-i Kerime’de de Peygambere bağlılığın, kendisine bağlılık olduğunu sıkça öğütlemiş ve tembih etmiştir Cenab-ı Hak. Hz Peygambere’e (sav) ve Kur’an’a sarılarak bu öğretilere göre yaşamamızı ferman buyurmuştur. Bizler de tam aksi olarak hemen hiçbir şeyimizi Ne Kur’an’a ne de Hz. Peygamber’in (sav) bizlere öğrettiği düstura göre yapmıyoruz. Aklımıza uyan, kesemize de uyuyorsa tüm değerleri yerle yeksan ederek değersizliğimizin adeta tapusunu almaktan çekinmiyoruz. Böyle durumlarda ne miyiz? “Yalan da deriz, Haram da yeriz.” Çünkü artık ‘Hedefe giden yolda herşey mübahtır.’ Anlayışı bizi çepeçevre kuşatmıştır. Şaşılacak şey şu ki sonra başa gelen sıkıntılarda dolayı da “Bunları hak edecek ne yaptık?” deriz de Hak istismarına uğradığımız bühtanına kapılırız.Bu durum ise hezeyanımızın bir başka isbatından başka bir şey değildir. Yani, tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır. Bu değersizlik ile gelinen tüm makamları dahi değersizleştiririz. Bu bön’lük ile İtalyan akademisyen ve ekonomi tarihçisi Carlo Cipolla’nın da söylediği “Her toplumdaki aptal oranı aynıdır. Farkı yaratan bunlara verilen makamlardır.” şekliyle bönlüğü makama sirayet(bulaşmak) ettirmemize sebep olur. İnsanların bu şekilde makamlara tevdi edilmesiyle, Sonuç şuraya varır. Haram yemek-içmek, haram konuşmak, haramı dinlemek, haramla iştigal (uğraşmak) etmek ve haram kazanmak bir yaşam biçimi olur ve bundan imtina (çekinme) edilmeyerek daha da fecaat (feci,facia ) bir hal alır. Burada da diyecek tek şey; Hidayet Cenab-ı Hâdi’den olsun. Selam ve dua ile...
Neden bugünkü güzel İstanbul Türkçesi ile yazmiyorsunuz da Arapça Farsça kelimeleri yazıp parantez içerisinde Türkçe karşılığını yazıyorsunuz? Acaba siz de dünyanın en güzel en zengin dili olan Türkçemizin, birilerinin dediği gibi dilimizi yok etti demek mi istiyorsunuz? Bu, aziz Türk milletine ve onun ölümsüz diline yapılamaz, yapılmamalıdır. Lütfen daha dikkatli olunuz.