Eskiden mektuplarını (yazısını) dahi iadeli
tahütlü bizzat muhatabın kendisine gönderen bir
toplumken, şimdi sözünü söylemek acizliği ile
ortaya konuşan, sözüm ona meramını
dile getiren fakat çözüm noktasında
toplu iğne ucu kadar yol
kat edemeyen, günü kurtarmaya
çalışan toplum olduk. Dediğimiz
gibi eskidendi gözünü budaktan
sözünü dudaktan esirgemeyen insanlar.
Eskide kaldılar da eskimediler
bu yüzden. Maalesef üzülerek
günümüzde bu durumu daha iyi
görmekteyiz. Çoğalmasına rağmen
karşısında bir muhatap bulamıyor
sözlerimiz. “ Duvara mı konuşuyorum?”
diyerek kalakaldığımız bir
çok hadiseyi hemen hergün yaşamaktayız.
Ya anlatamıyoruz ya da
anlaşılamıyoruz. Bizlerin gayesi toplum mühendisliği
değil! Ne idik, ne
olduk! diye toplumsal hafızanın diri tutulması.
Kendimizi birbirimizde tanıma şansına
sahip olduğumuz halde birbirimize yabancılaşıyoruz
kendimizle baş başa kalmak adına bu çok
absürt(!) Tuhaf bir şekilde verdiğimiz “ hak”
dahi bir haksızlık olarak karşımıza dikiliyor. Nasıl
mı? Örneğin; Hakkı olmadığı halde belediye encümeninden
aldığı bilgi -belki de direktifler- neticesinde
hakkında okul yapımı için
kamulaştırma kararı çıkarılan Mehmet amcanın
arazisini ucuza kapatıp Devlete pahalıya satan
kişiler, Alevli Alatlı hocamızın da ifade ettiği gibi
kanuni bir hakkını meşru olarak kullanmakla
beraber, helal kazandığını söyleyebilir mi? Hayır!
çünkü “ Helal değildir!” Böylelikle Hak, haksızlıkta
kullanılmıştır. Veya kadın hakları diye basbas
bağırılarak sağlanmaya çalışılan bir hak -ki
zaten kadın olmakla kazanılmış olan bir haktırİstanbul
da ikisi orta yaşlı, biri ise daha yaşlı üç
kadın, yoldaki araçları durdurarak yardım vs talebinde
bulunup, insanların hassasiyetleriüzerinden
onları dolandırmaya çalışıyor olayı takip
eden motosikletli bir gencin olaya müdahalesi
dikkate değer. Genç bunların dolandırıcı olduğunu
araç sahiplerine söylüyor. Ve bunlara yaptıkları
işin yanlış olduğunu insanların
duygularıyla oynamamaları gerektiğini aksi takdirde
polis çağıracağını ifade ediyor. Kadın’ ın
karşılığı manidar; “ Ara Lan! polisi. Beni taciz
etti derim. Hadi ara!” Sonuç mu? Trajik... Kendisine
verilen hakkı haksızlığına zırh olarak kullanan
biri. Allah tan o sırada gencin başındaki
kask kamerası kayıtta. Yoksa neyi, nasıl anlatabilir
ki!!! Hak vermek başka, hakkı
savunmak başka şeyler olmuş maalesef.
Hak bir silah olarak kullanılmamalı.
Verilen Hak takip edilmeli.
Örneğin konuşma hakkın varsa
benim de seni dinlememe hakkım
olduğu bilinmeli. Hak başkalarının
hakkına mani olmamak maksatlı konulmuş
bir takım kaidelerin manzumesidir.
Topluma düşen bu hakların
insanlardaki farkındalığını arttırmaktır.
Bu da “ Ben haklıyım!
Ben haklıyım!...” naralarıyla
sağlanılanilecek bir durum değildir.
Mesela; kadının hakkını her istismar
eden, bir başka kadının doğurduğu
ilk eğitimini verdiği kişidir. O zaman hakkını arayan
kadın haksızın da kendisi olmaz mı? Kanaatimizce
bu olayları inanç, yaşam ve reel bir bakış
perspektifinden yola çıkarak çözümleyebiliriz. Ve
en önemlisi “ Hak” gerçeğini, etiğini insanlara
öğretmeliyiz. Bir hakkın ihlali neticesinde farklı
yaptırımlar kullanarak insanları aileden, yuvadan
uzaklaştırarak rehabilite edilebileceğini düşünmek
hiçbir zaman çözüm değildir. Mühim
olan insana, toplumsal yaşama ayak uydurabilecek
davranışları kazandırarak bu olayların
önüne geçmektir. Aksi takdirde olayları çıkmaza
sokan bu durumlar sürüp gidecektir. Yani kadını
darp eden biri onun şikayetçi olması ihtimalini
ve sonraki sıkıntıları düşününce bu kez telafisi
olmayan başka olgu ve olaylara meyil etmekte
tereddüt etmeyecektir. Ve bu yara sürekli kanayacaktır.
Ta ki bunun üstesinden eğitimle gelinceye
kadar. Bu yüzden eğitim çok çok önemlidir.
İnsan kavramının kendisi için bir anlam ifade etmediği,
“ Hak” kın ne anlama geldiğini bilmeyen
birisi için; Ne erkek, ne kadın ne de diğer
canlılar çok da öneml arzetmeyecekler. Bu
kadar değişiklik yapıldığı, haklar sağlandığı
halde insanların halen mutlu olamadıklarını ve
olayların bir nebze olsun azalmayarak bilakis
arttığını görünce haksız olmadığımız gerçeği ile
karşı karşıya kalmaktayız.Ne diyelim, yazık insanların
hakkını yemekle, hakkını yermek arasındaki
benzerliği anlamamakta ısrar edenlere!!
Selam ve dua ile...Selam ve dua ile...