Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan Hacire
anne, düğün hazırlıkları yaparken
oğlu Mehmet Akar’dan haber alamamış
ve soluğu HDP il binasının önünde
almıştı. Evladını hainlerin elinden adeta dişleriyle
sökerek kurtaran Hacire anne hem bir ilki
başarmış hem de diğer annelere umut kapısını
aralamıştı.
Hacire anne terörislerin elinden çekip aldığı
oğlu Mehmet Akar’ın evladını kucağına alıp torun
sevincini yaşarken
onun açtığı yoldan giderek
evlat nöbeti başlatan
otuzdan fazla aile
yavrusuna kavuşmanın
sevincini yaşadı. Evlat
nöbeti bugün hala devam
ediyor...
Bütün bunları yeniden
hatırlatma ihtiyacı
hissetmemin sebebi,
hafızamızdakileri çok
hızlı kaybediyor oluşumuz.
Millet olarak
unutmakta ve üstüne
hasır çekmekte üstümüze
yoktur. Bu nedenle bazı gerçekleri sık sık
hatırlatmakta fayda var. Evet, annelerin kapısında
nöbet tuttuğu, evlatlarını dağa kaçırmakla
suçladıkları partinin TBMM’de grubu var ve
anketlerde %10 dolaylarında da oyu gözüküyor.
Bu durum sizce de tuhaf değil mi?
Eskiden bu millet haini affetmez, devletine
göz dikenin ümüğüne çökerdi. Ne oldu da hainlerle
iş tutanlar, hainlere sırtını dayayanlar mecliste
milletin vergileriyle maaş alabilir oldu? Ne
oldu da milletine silah çekenlerle kol kola yaşayanlar
dokunulmazlık zırhında at oynatır oldu?
Daha da önemlisi ne oldu da sağcı geçinen partiler,
evlatlarımızı dağa kaçırmakla suçlanan ve
vekilleri dağda poz verirken suçüstü yakalanan
bu partiyle aynı masada ve aynı amaçta buluştu?
Adında Cumhuriyet ve Halk olupta ikisine
de yabancı “Tek Parti” kalıntısı zihniyeti anladıkta
sözümona milliyetçilere ne oldu da bir Hacire
Ana kadar bile olmadılar?...