Güya örtünüyorlar !..

Yine havalar ısındı, yine birileri azmaya, kudurmaya başladılar. Başındaki örtüyle, vücudunun diğer tarafları adeta birbiriyle çatışma içerisindeler.

Kelime manası olarak ; örtünme, saklanma ve gizlenme anlamına gelen tesettürde, esas olanın, sadelik olduğu belirtilerek, bu denli şatafatın tessettürü anlamsızlaştırdığı dile getirilmektedir.

Örtünme, İslam’ın inkarı gayri kabil bir emridir. Kuran, sünnet ve icmayla sabit bir emridir.

Ama unutulmamalıdır ki örtünme, İslam’ın tek emri de değildir. Tek başına dindarlık alameti de değildir/olmamalıdır. Başörtüsü, başın tesettürüdür fakat tesettür bütün bedeni ve ahlakı kapsayan bir bütündür. Bugün kimi başörtülülerin fettan görüntü ve mütekebbir tavır içine girdiklerini görmekteyiz.

Birileri, giyinik oldukları halde, sanki çıplak gibiler. Kadınlar,kızlar, vücutlarını, yatak odalarında eşlerine sunduklarından daha cömertçe, çarşıda, pazarda yabancı gözlere sunmaktadırlar. Edinilen bilgilere göre,İslam ülkelerinde, tesettüre en büyük darbeyi, siyasetçilerin tesettürlü eşleri vuruyorlar denilmektedir. Moderniteye kurban olan bu hanımefendiler, toplum önünde, ekranlarda boy göstererek muhafazakar kesime model oluyorlar. Neticede tesettürsüz bir tesettür garabeti ortaya çıkıyor diye bir çok mesaj yayımlanıyor.

Müslüman bir kadın olmanın verdiği ağırlıktan habersiz gibi, inadına hafifliğin sınırlarını zorlayan, düşebileceği en basit ve seviyesiz hallere düşmekten çekinmeyen,aslında düştüğü bu halin farkında olmayan sanki örtünmüş bir çok kadına, inananların içi yıllardan beri yanmaktadır.

Yıllar geçtikçe tesettür konusunda nasıl değişimler yaşandığını,tesettür kıyafetlerinin,

başörtülerinin, modacılara nasıl ağızları sulandıran bir rant kazandırdığını hayretle izliyoruz. Türkiye’nin, yıllık 39,3 milyar dolarla, İslami giyim harcamalarında başı çektiği açıklandı. Bu, Batı’nın sinsi bir oyunudur.

Müslüman tüketicilerin dünya genelinde harcadığı rakamlar da oldukça dikkat çekicidir. Dünyada birçok İslam ülkesinde yaşanan açlık, felaket ve savaşlara rağmen, sadece giyim ve ayakkabıya harcanan para 266 milyar dolar olarak açıklandı.

Tesettür, bir bütün olan İslam ahlakının sadece bir boyutudur. Şekli bir örtünme, dindarlık değildir. Tesettürü şekle indirgemek tesettür bilinciyle örtüşemez. Başörtüsünün arkasına sığınarak insanları aldatan, yalan söyleyen, haksızlık yapan, hakaret edip iftira atan, kul hakkı yiyen, beyt-ül maldan rahatça para yiyen, başörtülü bir hanım, muhakkak ki İslam’ın tesettür ahlakına ve bilincine aykırı hareket etmektedir.

Pierre cardin, bir yandan bikini mayo üretiyor,bir yandan çarpıcı modellerle, Müslüman

kızların marka egolarını tatmin ediyor. Sakallı olan bir moda sahibi de bu ülkede, güven kazanıp görkemli tesettür defileleriyle,hanımlara ve kızlara o yılın tesettür modasını anlatıyor.

Başı örtülü kızların hollywood artistlerine taş çıkartan edalarıyla yürümeleri, o sükseler, o

yılışık yavırları,o kırıtmalar,ben burdayım diye bas bas bağıran giyimleri ile, İslami bilinç sahibi insanlara tam bir sinir harbi yaşatıyorlar. Yay gibi, neredeyse kazırmışcasına aldığı ve kaldırdığı kaşları,bir deve hörgücü gibi güya örtüsünün altında topladığı saçları üzerine yapışan,vücudunun santim santim her hattını,hatta iç çamaşırlarını belli eden kıyafetleriyle

Yaradan Rabbine ve Sevgili Peygamberine adeta kafa tutar gibiler.

Bunlar,giyinik, çıplaklardır. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremiyecekler, Yürüme mesafesinden alındığı halde bunlar cennetin kokusunu da bulup alamıyacaklardır. (Müslim – sahih bab: libas ve’l- zineh hadis no.3971).

Bunlar,sadece başlarını örttüğü zaman, tüm sorumluluğu yerine getirmiş,geri kalan yerleri istediği tarzda örtebilirmiş havasındaki zavallılardır.Güya baş örtüsüyle, doğru örtünenleri de beğenmezler.

Allah ve Resulü’nün belirlediği ölçülere göre değil,dini bile olmayan çoğu modacının belirlediği trendlere göre giyinirler.Başörtülü olup da başörtüsüne zulmedenler,başörtüsünün ruhunu anlayamayan idraksizlere, inananların kızgınlığı had safhadadır. Ama bunlar, bundan anlamayacak kadar gafildirler.

Başörtüsü, fenalıklarının kalkanı haline gelmemelidir. Başörtüsü, menfaat satanların aleti

olmamalıdır. Başörtüsünde şekilcilik değil, tesettür bilinci esas olmalıdır. Mesela, 28 Şubat

sürecinde başörtüsü üzerinden yürütülen İslam düşmanlığına karşı direnen, gerçekten o kahraman başörtülüler, o gün sadece başörtüsünü değil, başörtüsü bilincini de veren İslam’ı

savunarak kahramanca ve o kadar da anlamlı bir mücadele verdiler. Doğru olan, o kahraman

ların tavırları ve bilinçleri idi. O kahramanları kutluyoruz. Onların dindarlığı, bugün kimilerinde gördüğümüz şekilcilikten ibaret dindarlık değildi. İslâm’ın emri idi. Allah onlardan ve öyle olanlardan razı olsun. Âmin!.. Âmin!..

O başörtüsünü tartsanız belki ağırlığı ancak 100, 110 gr. gelir. Ama bir başörtüsü,taşıdığı o İlâhî mana itibariyle bir dağ kadar ağırdır.Omuzlarınızda bir tüy kadar hafif dursa da siz onu taşırken yorulursunuz. Çünkü başörtülü bir kadın, bilinç yüklü bir sorumluluğu üstlenmiştir.O ki yüce Allah’ın kadına özel olarak indirdiği ayetleri başında taşır. Bunun sorumluluğu tonlarca ağırlıktadır. Çünkü Rabbimiz ona, Peygamberimiz vasıtasıyla ne yapması gerektiğini öğretmiştir.

Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de “ Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar…( Nur- 31.) buyurmaktadır.

Eğer böyle yüce bir emre muhatap isen, başörtülü isen,ağzında sakızla sokakta dolaşamaz

sın, ağzında sigara içerek cadde vb. yerlerde gezemezsin,kahkahalarla gülemezsin, laubali olamazsın, on metre öteden kokusu duyulan parfümü sıkamazsın, kaba olamaz,argo konuşamazsın,herkes atsa dahi sen yere çöp atamazsın, lokantada yemek yerken edebini korumalısın, güya tesettür mayosuyla denize dahi giremezsin vb. vb. vb.

Eğer sen başını örtüyorsan, toplum içinde hatalarını en aza indirmek zorundasın.Çünkü sen bu halinle özelsin, çünkü sen, büyük bir misyon sahibisin. Yüce Rabbinin, o mübarek ayetlerini birçok unutmuşlara hatırlatmalısın, bilmeyenlere vakarlı duruşunla, eğilmeyişinle öğretmelisin, başında başörtünle boynunu açık bırakıp TV’lere makyajla çıkmamalısın,

onlara, Hz. Fatma, Hz. Hatice , Hz. Zeyneb vari ders vermelisin. Çünkü senin misyonun sana, bunu yapmanı emrediyor. Bu başörtünle onların varisisin.Bu sana, yetmez mi ?..

Başını sonradan güya örten bir sunucu, herşeyi bilen tavırlarıyla yarım yamalak cahiliye devrini hatırlatan bonesiyle, şuh giyimli hemcinslerine, taş çıkartan albenisiyle, kendini güya tesettürlü sanarken tesettür konusunda o kadar izleyiciye hele hele din-i İslâm’a, nasıl kötü bir örnek oluyor farkında mıdır acaba?.. “Nasıl olsa ‘O’ da başını öyle örtüyor,demek ki olabiliyormuş, ben de filan abla gibi örteceğim” derse,bunun vebalini bilmiş olan o sunucu bunu nasıl yüklenecek, hiç düşünmüş müdür acaba ? Heyhat, heyhat !..

Acaba ileri gelen birinin eşinin yürümekte, oturup kalkmakta zorlanacak kadar dar kıyafetlerine, kaç taşralı kız imrenmiş, onu örnek almıştır kimbilir acaba?... Küçülttükçe küçülttüğü, kuşa çevirdiği eşarbını kimden,niye saklamaya çalışmaktadır acaba ?..

Biz, böyle olanların, 10,15 yıl önceki hallerini iyi biliriz. Büyük örtülü pardesüleri vardı. O zaman 20,25 cm genişliğinde, 30 cm büyüklüğünde başörtüleri vardı. Kimse de bir şey demezdi. Ne oldu da bugün böyle büyük bir değişime gittiler?.. Hâşâ, hâşâ o mübarek İlâhî emir değişmedi. Daha ne oldu da böyle olup o zavallı masumları etkilediler ?.. Bunun vebalinden nasıl kurtulacaklar ?..

Gâh İslami konferanslarda, gâh iftar programlarında, gâh ezgi gecelerinde, ellerinde gâh bir sanatçı posteri,gâh Lailahe illallah bayrakları,gâh maytap ve mumlarıyla gurupça bir sağa bir sola, bir Meksika dalgası oluşturup dalgalanıp slogan atan kızlar ne yazık ki gururlu, vakarlı, bilinçli, hanımefendi bir genç kız profili çizemiyorlar maalesef. Hele kendilerini bir rock konserinde sanıp kaybederlerken şuursuzca sergiledikleri bu tavırlarının, inananların hassasiyetlerine ne denli büyük zarar verdiğini gördüğümüz için, bir Müslüman olarak bundan hicap duyup yerin dibine geçiyoruz ama onlar hiç mi umursamıyorlar. Bu nasıl bir körlüktür ?..

Başörtülü olup tesettür modasını seven birisi,bir bölüm açıyor, ayağında strech bir bleujean,

elinde kadehi, o kafe senin bu benim dolaşıyor, ayakkabısı, kemeri, cüzdanı, kemeri, çantası şu marka diye, bir magazin sayfası açmış gibi ilan ediyor. Utanmasa en mahrem giysilerinin markasını bile verecek. Âman ya Rabbi !..

Hele başında başörtüsü olduğu halde, bloguna o iğrenç resimlerini koyanlar var ya!.. İnsanın söylemeye dili varmıyor.Bunlar bu halleriyle dini önemsemiyorlar, ahireti adeta yok sayıyorlar,

“başımdaki örtü bir aksesuardır” diyerek alay ediyorlar.

Çizmesini, makyaj malzemesini övünerek anlatan, başörtüsünün kenarlarını katlayıp kıvırarak gizleyen, gayri ahlaki kıyafetlere bayılan,İslami hassasiyeti olmayanın dahi haya edip bakmadığı, o boy boy ahlaksız resimleri sergileyen, sen ne yapıyorsun?.. Senin hiç utanman yok mu?..

Yüce Rabbimiz Allah (C.C.) “ Siz nereye gidiyorsunuz ?.. (Tekvir-26)” buyurarak bu duruma dikkat çekmiyor mu ?.. Nereye gidiyoruz?.. Bunlar, bu kendi yaptığı seviyesiz tavırları, bir de binlerce insanın girip gördüğü bir yerde sergileyip de örnek olmaya çalışıyorlar,neden, neden

?.. Bir de arkadaşına kahkahalarla “ bir aydır bu eşarbı mı takıyorsun” demiyorlar mı?.. Acaba bunlara bu fetvaları veren light fetvacılar mı bulmuşlar?..

Yabancıların tesettür kıyafetlerini sergileyerek tam bir misyonerlik yapıp bu dine zarar veriyorlar, tesettürün ruhunu anlamayan genç kızlar “neden her gün kıyafet değiştiremiyorum” diye hayıflanıp duruyorlar. Gerçekten nereye gidiyoruz?..

Bunları görüp de ağlamayan gözlere, bunları görüp de sızlamayan kalplere, söylemeyen,

uyarmayan dillere,kalemlere yazıklar olsun, yazıklar olsun !.. Elimizden bir şey gelmiyorsa bari dilimizden gelsin de uyaralım. Uyarmak,hatırlatmak hepimizin boynunun borcudur. Onları yok sayıp,boş ver diyemeyiz. Önemsemediğimiz, görmezden geldiğimiz bu akım, tehlikeli bir virüs gibi dalga dalga yayılıyor. Toplumu hele hele gençliği içten içe kemiriyor. İslamı anlamanın önüne devasa setler çekiyor…

Özeklikle din adamlarımız artık sahaya ininiz. Peygamberimizin hayatı boyunca sahadaki uyarmalarını yapınız. Allah aşkına herkes gördüğünde uyarsın. Yüce Allah’ın ayetlerini, Sevgili Peygamberimizin anlamlı hadislerini hatırlatalım onlara.

“Onlar birbirlerini, yaptıkları fenalıktan alıkoymazlardı. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı.”

(Maide- 79) mübarek ayetini bunlara hatırlatıp anlatalım. Vakit çok geç olmadan.

Çünkü bu mübarek dinden başka bir din daha yok, daha din gelmeyecek. Bir peygamber daha gönderilmeyecek.Bu mübarek din, bu dine inananların yaşantılarında,dillerinde,

kalplerinde hayat bulup yaşıyor. Eğer biz ayakta tutamazsak kadrini, kıymetini bilemezsek kâinatın Rabbi yüce Allah (C.C.) bizi yok edip dinini yaşatacak bir toplum yaratmaya gücü yeter. Amenna ve saddakna. Onun için bu mübarek dinimizin kıymetini bilelim.

“Allah dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir. (Fâtır-16)”. Amenna ve saddakna.

Selam ve saygılarımla…

 

Not : Yüce Rabbimiz Allah (C.C.), mübarek Ramazan Bayramımızı, tüm İslâm alemine, ülkemize ve Dadaşlar diyarımıza ve tüm insanlığa hayırlı etsin, hayırlara vesile kılsın, millet olarak huzur içerisinde, böyle nice bayramlar geçirmemizi ve ülkemize, İslâm alemine huzur,refah ve saadet getirmesini nasip etsin. Âmin, Âmin !..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Çelik Dadaş 02 Mayıs 2022 11:58

    Teşekkür ederiz çok anlamlı bir yazı. Bu yazının mutlaka okunması lazım. Toplumun içine düştüğü durumu çok güzel anlatıyor.

  • Taha Tuğlular 30 Nisan 2022 11:11

    Çok mükemmel bir yazı.Toplumun fotoğrafını çok güzel çekmis, çok güzel tespit ve teşhis etmişsiniz. Bu büyük bir musibet, toplumun kanayan bir yarası. Böyle giderse başımıza geçmiş kavimlerin Belaları gelebilir. Allah korusun.