Çocukluğumda da bir idolüm olmadı gölgelerin gücü konusunda. Ama çocukluk işte, benimde bir kılıcım vardı, kendi çapımda. Nihayetinde bende bir himendim. Am himenin nerde oturduğu, ne iş yaptığı hakkında bir bilgim yoktu. Nasılsa ilerde öğrenirdim mimenin bir kiracı olmadığını. Hatta hiç evi değil, kendisininde bir hiç olduğunu. Hayal kahramanları vardır hayallerde. Çocuksu masum düşünceler arasına saklanmış o kadar çok kahraman vardır ki, bir çocuğun hayallerine girseniz, vietnam zannedersiniz. Sonra baiğalık meselesi meşgul etmeye başladımı kafaları, o kahramanların yerini eli silahlı değil sazlı yada gitarlı hayalleralır. Gerçi karacaoğlan yok bu zamnda. Yada ferhatın şirini, aslının keremi gibi isimler taşlarda yazılı kaldı ya. Farazadan sanala, sanalda reele evrilen hayal dünyamızda, bir çok kahramanımız vardır mutlaka. Helede karakteriniz egoist yada bencilse o zaman bütün himenler sizindir. Hatta orijinal himen yada tarzansınızdır. Sonra bu hayal ürünleri sizde karakter olmaya başlar. Hayatınız boyunca himen gibi davranmaya çalışırsınız. Ağaçtan düşen, yada ronaldo olup ayağını kıran hiçte az değil günümüzde. Çocuk işte, yada “sen hiç genç olmadınmı” soruları sık sık çalınır kulağınıza. Bunları görmezden gelmeyi erdem zannetsenizde değildir aslında. Onun için bir “mete” gelmez, bir “iskender” yada bir “alparslan” yetişmez imdadınıza. Gücün savşı olduğunda nereye intisab edeceğinizi bulamaz ve sap gibi kalırsınz. Çocuksu kafalarda bir serden geçti yada bir “cengiz” yoksa, soyunuzda, geleceğinizde, hatta varlığınızda “gölgelerin gücü”ne kalmış demektir.