Gazoz kapağı

Vazgeçilmezim. Ecco
mecco saydığım günler daha
dün gibi. Hızzek (kızak) kaydığım
dereler hala buz. Çocukluğum
sereserpe
sokaklarda oynuyor. Ne
masum günlerim varmış
benim hayatın hengamesinden
uzak. Sessiz ve dingin.
Ne tabletim var elimde ne
himen kılıcım. Duvara çakılı
anılarım çocukluğum. Kafam
bir hoş. Palandökenin çocuksu
çizikleri hala küf kokan
defterimin arasında. Dün kızımla
bahçede fide ektik. Elleri
çamura bölenmiş ne
kadar mutluydu bir bilseniz.
Tıpkı benim duvar diplerine
ektiğim frenk üzümlerinden
bitecek olan ertesi günkü salkım
beklentilerim gibiydi. O
çamur bize dün ne kadar yakışmıştı
bir bilseniz. Gazoz olsaydı
keşke dün, kapaklarını
ezseydim taşla bir güzel oynasaydık
hazır kirlenmişken.
Ama bizde itti bitti oynadık
olsun. Hiç bir pokemon yakalama
hevesi dünkü koşturmacanın
yerini alamazdı. Hiç bir
tablet oyununa benzemiyor
dedi kızım. Çamur bize ne
kadar çok yakıştı dedi. Annesinin
kızacak korkusundan
daha baskın bir mutluluk takılıydı
yüzüne. Sokaklara serilmiş
çocukluğum hala
köşelerde saklanıyor hala ebe
olma korkusuyla köşeden bakıyordu.
Gazoz kapaklarım
siyah poşette papillerim desteyle
duruyor. Bilyelerim kavanozda
paslanmış aşşıklarım
duvar dibindeki taşın altında
saklı. Dün hepsiyle oynadım
yeniden. Kızımla çamura battık.
Hani kirlenmek güzeldi
ya. Dun biz çok güzeldik.
Çok.