Dünkü konudan devam ediyorum. Tembellik ruhumuza işlemiş ve bunu hayatın her alanında görüyoruz. Futbol da bunlardan biri... Öyle tembeliz ki bize gelen yabancılar da derhal bizim gibi davranmaya başlıyorlar. Fizik kalitemiz çok düşük çünkü çalışmıyoruz. Rakiplerimizin karşısında tempomuz çok düşük çünkü çalışmıyoruz. Pas kalitemiz çok düşük çünkü çalışmıyoruz. Daha dünkü bebek sayılan Lüksemburg bizi pas kalitesiyle, fizik gücüyle tabiri caizse topaca çevirdi. Dünkü çocuklardan üç gol yedik. Beraberliği son dakikalarda yaka paça kurtardık. Daha dünkü çocuk Faroe Adaları’ndan iki gol yedik zar zor bir gol atabildik. Pozisyon bulamadık, oyunu rakip alana doğru düzgün yıkamadık. Adamlar fizik kaliteleriyle adeta kavga ederek maç kazandılar. Biz ne top oynayabildik ne de kavga edebildik. Bu halimiz Süper Lig dediğimiz annemizin liginin yansımasıdır. Avrupa’da top koşturan abiler gelince tempomuz ve fizik kalitemiz artıyor ama ne zaman bizim ligimizden çocukları sahaya sürüyorsak işler karışıyor. Acemi manga, çelimsiz manga dünkü çocuklara tarihi bir zafer kazandırdı. Acı olan, bu tablonun hayatımızın her anında böyle olması... Düzeltebilir miyiz? Evet ama çalışırsak. Hamit Altıntop’u maç sonunda dinledim. Anlattıkları gerçekten yapılacaksa ve buna da sabredilecekse 7-8 sene sonra meyveleri alınır. Kan değişimi lazım dedik ama o kan değişimi kökten lazım.