Dizi izliyoruz bol miktarda. Yalan rüzgarından aşk fırtınasına kadar. Rahmetli Neriman abla vardı komşumuz. Kayınvalidesiyle beraber bir dizi izlerlerlerdi. Komik bir kadındı. İzlediklerini komşularına heyecanla anlatırdı, yaşlı kayınvalidesinide ortak ederdi. Birgün heyecanla anlatırken, dizideki kadının adını unutuyor. Beraber düşünüyorlar akıllarına gelmiyor. Ertesi gün ikindi çayına komşulara davetli olan, gelin kaynana aynı tantana aynı heyecan diziyi anlatırlar ama o meşhur kadının yine adı yoktur akıllarında. Gelin ikindi namazı için çay sefasının yanında kıyamama durur ve okumaya başlar namazda. Zannımızca zammı sure olarak nas suresini okur. Çünkü ayette geçen ‘fisudurinnas’ kısmını okur ve heyecanla namazı bozar ve yandakilere dönerek:’durin, durin’ diye bağırır. Namazlarımızı işgal eden, hayatımızı meşgul eden bu dizi fırtınası her geçen gün artarak devam ediyor maalesef. Biri bitmeden biri başlayan, lüks arabaların, cici kızların, yalıların, villaların kullanıldığı dizi semtlerinde arzı endam eden ahular, seçilmiş delikanlılar, ahlaksızlığı, aile yapısını, ebeveyne itaati, dini motifleri öyle hunharca katlediyorlar ki, bir dizi izledikten sonraki haleti ruhiyemizi izleyince, bununda bir dizi halinde planlandığını anlıyoruz. Ne yazık ki bu daha başlangıç. Gelecekteki dizikeimizin fragmanını yaşıyoruz daha. Asıl film daha başlamadı.