FİYATLAR DÜŞER Mİ?

Doların, euronun ve altının geçen gün
tepetaklak oluşu, hükümetin müdahalesi
ile bir takvime bağlanan ekonomik
modelin biraz geç kalınmış bir uygulama
gibi olduğu anlaşılıyor.
Tabi buraya kadar ne beklendiği, neden
beklendiği muamma ancak hükümet bu işi kurtarmış
gibi görünüyor. Piyasada hâlâ dövizin çıkacağı
konusunda spekülasyonlar devam ederken
işin dini boyutuna
da fetva kurulu el atmış
durumda.
Hali hazırda yürütülmeye
çalışılan ancak
dövizdeki gerilemenin
haricinde piyasalarda
netleşmesi beklenen bir
fiyat indirimi söz konusu.
Herkes bu soruyu
yanındakine sorarken
kendi fiyatını neden
indirmediği konusunda
da bir muğlaklık devam
ediyor.
Sütçünün tüpçüye, yemcinin gazcıya, marketin
mobilyacıya fiyatları indir çağrısı devam
ediyor. Oysa portakalın 3 kilosu 10 lira, mandalinanın
5 kilosu 10 lira, muzun kilosu 6 lira...
Pazar esnafının marketlere nazaran daha insaflı
davrandığı konusunda hiç şüphemiz yok. Ancak
ulusal marketler yanında yerel büyük marketlerin
de hâlâ etiketlerinin üst üste yapışık olduğunu
görüyoruz.
Marketçi şöyle bir şey yapsa makul bir şey
yapmış olur. Etiket yapıştırma elemanı olarak
idareten bünyesinde tuttuğu elemanları 3 günlük
daha yevmiye vererek yapıştırdıkları etiketleri
her gün bir tane olmak kaydıyla geri sökmelerini
sağlamak şartıyla bu işi fevkalede kotarabilirler.
Bu ülke ekonomisinin bir hafta içerisinde
zemine oturmasını sağlar. Ne ortada fetvalık bir
durum kalır ne de handikap. Herkes fiyat indirmek
için birilerini beklemeden, kendi mahallesinden
başlamalı. %2 ile%5 arasında bir indirim
kampanyası yapmalılar. Yüzde ikilik bir iyileştirme
ile fevkalede bir ekonomik model oturtmuş
olabiliriz. Bunu hükümetin değil, bizim yapmamız
gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.
Son olarak şunu söylüyorum; bu ülke Uganda
değil, bu ülke Tunus, Fas ya da Cezayir değil.
Hatta bu ülke Almanya, Fransa değil, bu ülke
bizim ülkemiz. Sırf hükümet karşıtları için yanındaki
komşusunu, kazandığı müşterisini mağdur
ederse bunun ülke seviciliği değil insanlıkla da
alakası olmadığı ortaya çıkar.
Muhalif ya da değil, solcu ya da sağcı, esnaf
ya da girişimci hiç fark etmez bu bir insani vazifedir.
Bu bir milli meseledir. Bu bir görevdir.
Herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz