FİNCANCI KATIRI

Türkiye’nin itibarı Şebnem Korur Fincancı’nın bir konuşmasıyla zedelenmez fakat siyasetçilerin verdiği talimatla hareket eden yargının verdiği zararın telafisi imkansız. Fikirlerin doğruluğunu yanlışlığını, özgür tartışma ortamlarında konuşabiliriz. Yargı sopası altında değil. Bu ifadeler Ali Babacan’a ait daha doğrusu onun tweeti. Başsavcılar tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılarak Ankara’ya getirilen Fincancı’nın 6 ay önce de terör propagandasından 10 gün hapis yattığını biliyoruz ama evindeki terör dökümanını, silahı ve keleş mermilerini yeni öğrendik. HDP ve CHP’nin ardından Ali Babacan’ın da Fincancı’ya sahip çıkma adına taklalar attığını görüyoruz. Aynı işi Sezen Aksu’da da yapmışlardı. Bir özgürlük meselesidir gırla gidiyor. Her şeyi özgürlüğe dayandırarak söylemek istediklerini, yapmak istediklerini, çevirdikleri dolapları özgürlüğe uydurmaya çalışıyorlar. Evinden silah çıkan teröre yanlışlık yapan, peygambere küfreden, dinimize saldıran her kim olursa olsun başka işler yokmuş gibi bu adamlar sahiplenmeye çalışıyor. Acaba arada kaynayan istenildiği gibi eleştirilen askerimiz, polisimiz, dinimiz, peygamberimiz, Ulvi ve Kutsi değerlerimizin bir özgürlüğü yok mu ya da bir hakkı yok mu? Bu nasıl bir iş anlamadım ama bence fincancı katırları ürküttü gibime geliyor. Biliyorsunuz fincancının katırı ürktüğü zaman neler olacak, neler olabilir, neler olmuş duymuşsunuzdur. Bu mesele çok su kaldıracak. Türk askerine iftira eden, aleni suçlayan bu kadının iyi niyet taşımadığını herkes biliyor. Bunu bu birliğe başkan seçen doktorlara da yazıklar olsun demek isterdim ama konumuz o değil. Konumuz bu tarz işlere sahip çıkan en azından niyetini belli eden, tarafını gösteren isimlerin gözümüze soka soka sahiplenmelerine hürriyet kılıfı giydirmeye çalışmaları sonra da bu necip milletin oyuna talip olmaları garip garip durumlar çıkarıyor ortaya. Gün ola devran ola o sandık bu milletin önüne bir gere bakalım kaç fincan kırılmış katırların ürkmesiyle.