FECR SURESİ NÜZULÜ VE KONULARI

Mushafta’ki sıralamada seksen dokuzuncu, iniş sırasına göre onuncu suredir. Leyl sûresinden sonra, Duha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sure adını birinci ayette geçen “tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” anlamlarına gelen “fecr” kelimesinden almıştır. Fecr suresi otuz ayettir. Surenin konuları Bu surede birçok konu ele alınmıştır. Başlıcaları şunlardır; Önemli zamanlar, Geçmiş ümmetler ve kıssaları, İnsanın madde ile imtihanı, nankörlük, İnsanın hesap günündeki pişmanlığı ve nefs-i mutmaine. Fecr suresini daha iyi anlayabilmek için, sureden bazı ayetleri yazıma alarak birlikte tefekkür edelim inşaellah. “Sabah aydınlığı” diye çevrilen fecr kelimesi mastar olarak “tan yerinin ağarması”, isim olarak “sabah aydınlığı, şafak vakti, tan yerinin ağarma zamanı” gibi anlamlara gelmektedir. Tan yerinin ağarma zamanı ortalığın aydınlanmaya, canlıların da uyanmaya başlaması, bir çeşit yeniden dirilmeye benzediği için yüce Allah sabah aydınlığına yemin ederek aşağıda anlatılacak konulara dikkat çekmiştir (Râzî, XXXI, 161; ayrıca krş. Tekvîr 81/18). “Tan yerinin ağarmasına andolsun, On geceye andolsun, Çifte ve teke andolsun, Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır). Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.” Fecr/1-5 İlk ayette fecre yemin eden Yüce Allah (cc) 2. ayette on geceye yemin etmektedir. Müfessirlerin “On gece” hakkında hac ayı olan zilhiccenin ilk on gecesi, hicrî yılın birinci ayı olan muharremin ilk on gecesi, ramazanın ilk veya son on gecesi olduğu yönünde değişik rivayetleri vardır. Ancak birinci mâna tercihe daha uygundur. Çünkü bu sure Mekke’de indiğine, ayrıca ramazan orucu da Medine’de farz kılındığına göre ikinci ve üçüncü şıklardaki günler surenin indiği dönemde özel bir önem taşımıyordu. Zilhiccenin ilk on günü ise surenin inmesinden önce de Araplarda kutsal sayılıyordu. Bu on gecenin fazileti hakkında hadisler de vardır. Bunlar arasında Ahmed ve Buhari’nin İbn Abbas’tan merfu olarak rivayet ettikleri şu hadisi sayabiliriz: Resulullah (sav) buyurdu ki: “Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş “on gün”de yapılan işten daha faziletli ve yüce Allah’a daha sevgili olsun. Ashab: ‘Ey Allah’ın Resulü! Allah yolunda cihad da mı değil?’ dediler. ‘Allah yolunda cihad da değil, buyurdu. Ancak malıyla ve canıyla Allah yolunda cihad edip de onlardan bir şey ile dönmeyen hariç buyurdu.” (Buhari, Iydeyn, 11; Tirmizi, Savm, 51; İbn Mace, Sıyam, 39; Darimi, Savm, 52; Nesai, Menasik, 184; Ahmed b. Hanbel, IV, 92.) 3. ayette geçen “çift ve tek”ten neyin kastedildiği konusunda da farklı yorumlar bulunmakla birlikte, çift olanıyla, tek olanıyla bütün varlıklar üzerine yemin edildiğini söylemek en uygun olanıdır. Çünkü varlık yokluğa göre bizatihi bir değerdir. Nitekim İslâm düşünce tarihinde varlık hayır, yokluk şer kabul edilmiştir. Ayrıca burada belli varlıklardan ziyade bu kavramlara (tek ve çift) dikkat çekildiği; mutlak tek olan Allah’ın dışında “tek”in bulunmadığına, tek gözüken yaratılmış varlıkların, ortak özellikleri göz önüne alındığında çift ve benzer olduklarının düşünülmesi yönünde yol gösterildiği de söylenebilir (bilgi için bk. Şevkânî, V, 506; Ateş, X, 457). 4. ayette zikredilen “geçip gitmekte olan gece”nin, “Müzdelife gecesi” veya “bayram gecesi” olduğu söylenmiştir (bk. Elmalılı, VIII, 5797). Ancak ifadenin mutlaklığını ve başka pek çok ayette birçok kozmik varlık ve olaylara, belirleme yapılmaksızın yemin edildiğini dikkate alarak bunu da bütün geceler olarak anlamak daha uygun olur denilmiştir. 5. ayetteki “Düşünen kimse için bunlar yemine konu olacak kadar önemli değil midir?” cümlesinin başında aslında soru edatı bulunmakla birlikte bunun, kesinlik edatı olan “kad” anlamıyla kullanıldığı konusunda görüş birliği vardır. Bu ifade tarzı, yukarıda kendilerine yemin edilen varlıkların çok önemli varlıklar olduğunu gösterir. Uygun olan her türlü takdire açık olsun diye yeminlerin cevabı yani ne maksatla yemin edildiği belirtilmemiştir. Müfessirlere göre Allah Teâlâ bu dört ayette kendi katında önemli olan varlıklara yemin ederek öldükten sonra dirilme, kıyamet, hesap, ceza ve mükâfatın gerçekleşeceğini vurgulamıştır; Yahut yeminin cevabı “Çünkü rabbin her şeyi yakından izlemektedir” meâlindeki 14. ayettir. Bu da şöyle yorumlanmıştır: Yukarıda sayılanlara yemin olsun ki rabbin her şeyi yakından izlemektedir; hiçbir şey O’nun bilgisi dışında değildir; O, bütün yapıp ettiklerinizi bilmektedir ve karşılığını ceza veya ödül olarak verecektir” (Şevkânî, V, 507). “Akıl” mânasında kullanılan hıcr kelimesinin kök anlamı “engellemektir, akıl kavramının sözlük anlamı da aynıdır. Akıl, insanı yanlış bilgi ve düşünceden, kötü davranışlardan alıkoyma yeteneğine sahip olduğu için ona bu isim verilmiştir. Buna göre âyet, genel olarak ilâhî bildirimlerin, özellikle de bu ayetlerde üzerlerine yemin edilen doğal varlık ve olayların anlam ve değerini, Allah’ın neden bu varlıklar üzerine yemin ettiğini, insanın ancak aklını doğru kullanarak anlayabileceğini ifade etmektedir. Selam ve dua ile.