Bugün ölüm yıl dönümü Murat Göğebakan’ın. Bir arkadaşıma bahsetmiştim dostluğundan o da bana şu satırları atmış: “Ölüm, böyle altı okka koymaz adama.” derken Ahmed Arif; ayrılığın ölümden beter oluşunu anlatmıştı aslında. Çünkü derler ki; “Ölüm ile ayrılığı tartmışlar, elli dirhem fazla gelmiş ayrılık.” Bu böyledir. Ayrılık; lambada titreyen alevi üşüten o soğukluktur. Herkesin bakış açısı farklıdır ölüme ya da hayata... Hayat dolu bir insandı Murat, bir dönem beraber çalıştık. O dönemlerde etkinlikler düzenliyor açılışlar yapıyorduk. Bölgedeki Kurtuluş etkinliklerinin çoğunu biz düzenliyorduk. Ses, sahne, ışık, sanatçı organizesi dolayısıyla Bayburt’tan Sivas’a, Olur’dan Oltu’ya birçok etkinlik gerçekleştirdik. Murat da bu organizasyonların bir parçasıydı ve sanatçıdan çok dostumuzdu rahmetli; samimi sarılırdı, dostça bakardı, insanca gülerdi. Son dönemlerde ihanetten bahsederdi sürekli, çok yaralandığını içinin almadığını, nefsinin kabullenmediğini söylerdi. İhanete uğramıştı ama Allah büyük derdi. Hastalığı döneminde çok aradım buraya kadarmış derdi. Allah nasıl derse öyle olur derdi. Umudunu, inancını, aşkını bir ben bilirim bir de Allah... Peygamber aşığıydı; ona ay yüzlüm derdi. Ay yüzlüm diye bir parça da yapmıştı milletin diline peresenk olan, o meşhur ay yüzlü onun peygamber sevdasının metnidir. Hadi bazen felek vermedi deriz ya evet onu da felek vermedi. Vermemişse Mabud ne diyecekti Mahmut. Yoklukla beraber ölümü de kabullenmişti. Çok çektim derdi usta çok yoklukla boğuştum, elimiz bir parça ekmeğe değdi onu da felek bırakmayacak ki yiyelim. İyi olursun derdim, moral verirdim, sohbet ederdim keyif de alırdım sohbetinden ama gözümün feri sönmüştü bir kere. Yapacak bir şey de yoktu yapacak bir şeyi de. Bir Murat Göğebakan geldi geçti derdi, beni unutma derdi. Onu bugün de ölümün yıl dönümünde hatırda tutmak bir dostluk, bir vefa meselesidir. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum iyiydi, hoştu, umarım cennette ay yüzlüsü ile beraberdir. Ruhun şad, mekanın cennet olsun kardeşim benim...