1888 yılında İstanbul’da, İstinye’de bulunan
yalısında dünyaya gelmiştir. Babası, Tanzimat
Dönemi’nin önemli şairlerinden Recaizade Mahmut
Ekrem Efendi, annesi Güzide Hanım’dır.
Namık Kemal’e duyduğu sevgi ve saygıdan ötürü
babası ona “Ahmet Kemal” adını koydu; annesi
ise “Ercüment” adını eklemiştir.
Babası onun lisan öğrenmesini çok istediğinden,
Farsça, Fransızca, İtalyanca, Latince,
Yunanca, İngilizce Almanca, İspanyolca ve Lehçe’yi
öğrenmiştir. İstinye
İptidai Mektebi’nden
sonra Galatasaray
Lisesi’ni ve Mekteb-i
Hukuk’u bitirmiş ve bir
süre Paris Siyasî İlimler
Okulu’na devam etmiştir.
Henüz çocuk yaştayken,
İbülhakkı Tahir
Bey’in çıkarmış olduğu
“Çocuklara Mahsus
Gazete”’de ilk yazıları
yayımlanmıştır. Bu yazılarda
daha çok kaybettiği
ağabeyi Mehmet
Nijat’tan bahsetmiştir.
II. Meşrutiyet’in getirmiş olduğu özgürlük ortamıyla
birlikte Ahmet Rasim’in teşviki ile gazeteciliğe
başlamıştır. Önce İkdam’da tercümanlık ve
düzeltmenlik, ardından Tercüman-ı Hakikat’de
yazarlık yapmıştır. Genellikle alaycı bir üslûpla
kaleme aldığı mizahî fıkraları, sohbet ve hikâyeleri
yayınlanmıştır. Yazılarında “Karga”, “Çekirge”,
“Kertenkele”, “Ebul Muvakkar”, “Evliyayı
Cedit” gibi müstear isimler kullanmıştır. 1913
yılında atandığı Divan-ı Humayun Teşrifat memurluğundan
1916’da istifa ederek ayrılmış ve
gazetecilikle meşgul olmuştur.
İlk kitabı “Evliya-ı Cedid”, 1920 yılında yayımlanmıştır.
Ercüment Ekrem, bu kitapta işgal
günlerinin İstanbul’unu anlatmıştır. Kitap büyük
ilgi görmüştür. Diken Dergisi’nde tefrika edilen
“Viraneler” adlı romanını ise 1922 yılında “Kopuk”
adıyla romanlaştırılmıştır.
Roman, hikâye ve tiyatro eserleri kaleme almış
olan Ercüment Ekrem, eserlerinde toplumsal
meseleleri mizahi bir açıdan konu etmiştir.
Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi tarzı bir anlatımı
benimsemiştir. “Meşhedi” adlı bir İranlının
abartmalı serüvenlerini anlattığı mizahî hikâye
ve romanlarıyla tanınmıştır.
Son günlerine kadar Şehir Tiyatroları Edebi
Heyeti ve Sular İdaresi İdare Meclisi üyeliğinde
bulunmuştur. 16 Aralık 1956’da hayatını kaybetmiştir
ve cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na
defnedilmiştir.