Cumhurbaşkanı Erdoğan şu an ABD’de Birleşmiş Milletler toplantısına katılacak. Ben yazıya başladığımda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun ve ekibi ile beraber genel kurula doğru ilerliyordu, muhtemelen birazdan konuşmasını yapacak. Elbette bir sonraki güne evrilen başka meselesinden dolayı siz bu köşeyi okurken sayın Erdoğan 24 saattir konuşmuş olacak. Ben tahminimi söyleyeceğim Rusya Tahıl Ambarı Koridoru, Ukrayna meselesi, esirlerin takası, terör meselesi, Dünya beşten büyük, Yunanistan’ın durumu falan filan. Benim kadar bunu onlar da tahmin ediyor elbette ancak benim değineceğim konu bu değil. Sadette Ecevit’in yanağından makas alan yönetimden sayın Cumhurbaşkanının ajandasında ne var merakına kadar geçen bir sürede bizim ne kadar kaale alındığımız ortaya çıkmış oldu. Suriye’de, Afganistan’da, Arap koridorunda yeni bir dünya düzeni kurmak isteyen derin güçler artık Türkiye’yi hesaba katmak zorunda. Çünkü karşılarına yeni bir dünya lideri var. Hükümet yönetimini eleştirisinin ya da taraf olursun bunun pek bir kıymeti yok ama Türkiye’nin prestiji, denge meselesi, güçlü olması, iyi bir dış politika ve gelecek kaygılı bir cumhurbaşkanı bizi ilelebet payidar edecek düzleme getirebilir. Kim ne derse desin güçlü bir Türkiye sadece kendine değil bölgesine hatta dünya barışına büyük katkılar sağlayacak bunu görüyoruz. Burada şunu da eklemekte fayda var. Sayın Cumhurbaşkanı hem lider özellikleri taşıyor hem de kurt bir siyasetçi... Örneğin Amerikalı gazetecinin kasıt amaçlı sorusuna verdiği zeki cevap... Amerikalı kaşımak için diyor ki Şangay beşlisine üye olacağını söylüyorsunuz. Siz batının mı parçası olmak istiyorsunuz doğunun mu? Soruya bak hizaya gel. Hafif tehdit içeren, hafif yönlendirme içeren alçakça bir soru. Sayın Cumhurbaşkanının cevabına bayıldım: Biz dünyanın parçasıyız, doğunun ya da batının değil! Bu cevabı verebilmek için yanağından makas alınacak durumdan kurtulmak gerekiyordu. Bunu başaran ismi alkışlamak her vatanperverin görevidir.