Dua müminin silahıdır. Elindeki en büyük sermaye en büyük servettir. Kıymetini bilmek lazım, iyi değerlendirmek lazım. Mümin sadece kendi için dua etmez elbette. İslam aleminin iyiliği, küfür bataklığına saplanmışların hidayeti, dardakilerin, hasta olanların, borcu çok olanlarında sözcüsüdür. Belki kendine ettiği duadan daha çok kıymetlidir. Biraz samimi biraz içten, biraz ağlamaklı, biraz yakarışla. Dua illada darda ve zorda kalınca yapılmaz elbette. Eldeki kıymetlilerin muhafazası içinde yapılması gerekir.”A”llahım huzurumuzu bozma” demek mevcut iyi halin korunması amaçlıdır. Müslüman dualarına herkesi katmalı, herkes için her şartta dua etmelidir. Bu konuda menkıbeler anlatılır, hikayeler sıralanır. Buna örnek olacak çok güzel bir kıssa paylaşmak istiyorum. Ben okuyunca çok kıymetli buldum ve sizinde beğeninize sunmak istiyorum. Hikaye edilirki; cami kapısından geçerken ezanın okunduğunu duyan şoför geriye dönüp patronundan izin ister: -Beyefendi izin verirseniz ezan okunmuşken şuracıkta namazımı kılsam da yola devam etsek! der. Patron pek de memnun olmasa da izin verir. Şoför camiye girer, patron da arabanın içinde bekler, acak cemaat namazını kılıp çıktığı halde şoför çıkmayınca canı sıkılan patron, arabadan inip caminin avlusuna dalar, pencere camına başını dayayıp içeri bakar ki, şoför ellerini açmış duaya devam ediyor. Camı tıklatarak seslenir: -Herkes çıktı ne duruyorsun sen de çıksana! Gelen cevap ibretlidir; -Bırakmıyor !..
-Kim bırakmıyor? diye sorar patron.
Cevap gelir;
-Seni içeri bırakmayan!..
Bir düşünce sarar patronu ‘seni içeri bırakmayan’ nidası..
Hemen orada abdestini alır camiye girer ve yanına vardığı şoföre seslenir:
-İşte der, beni de bıraktı.!..
Yaşlı gözlerle bakan şoför;
-Elbette bırakır der, deminden beri boşuna mı gözyaşlarıyla dua ediyorum sanıyorsun? Senin dışarıda kalmana gönlüm bir türlü razı olmadı, ellerimi açıp içeri alınman için dua ettim, şükürler olsun Rabbim kabul etti duamı da içeri aldı seni, dışarıda bırakmadı…