Dinamit

Günübirlik yaşantının sorunlarını tartışırken uzun vade hesapları yapmıyoruz nedense. Ülkemizin ve milletimizin bekası için bir takım tedbirler almanın yanında dış güçlerin fırıldağınada gelmemeye dikkat etmemiz lazım. 11 mayıs 2011 de istanbulda imzaya açılan istanbul sözleşmesini ilk imzalayan ülke malesef türkiye. Malesef diyorum çünkü bu anlaşma bizim aile yapimiza konulmuş bir bombadır. Bu gün önü alınamayan kadın cinayetlerini tetikleyen hatta teşvik eden bir pozisyona gelmistir. Kadını koruma adı altında kadına verilen eksrta haklardan ziyade kadının beyanını esas alan erkeği haksız ve savunmasız bırakan bunuda kanuna bağlayan düzenleme malesef aile yapımızı aile içi dengeyi ve güveni ortadan kaldırmıştır. Buna itiraz edecek mekanizmaların başında hukuk ve diyanet gelmesi gerekirken bu kuvvetlerin umursamaz tavrı hayretle karşılanmaktadır. Duz mantıkla iyi gibi görünen ancak bizim sosyal yapımıza hiçte uymayan bir uygulamaya en başta diyanetin ve ilahiyat proflarının karşı çıkması gerekmektedir. Iktidar yanlısı olma adına avrupa yasam tarzına uyarlanmış bu tarz uygulamalara ses çıkarmayan din bilginleri yakında evlerinde köpek beslemeye başlayacak gibi görünüyorlar. Aile yapısında babanın erki kaldırılırken evden sıkılan çarşı pazar gezmesini engelleyen gücün yıkılması için yalan beyanların ayyuka çıktığını görmekteyiz. Hanemizin altına yerlestirilen bu dinamitin bir an önce, dini telkinlerle desteklenerek iyileştirilmesi gerektiğini savunanlardanım. Kanun koyuculara isyandan ziyade konulan kanunların iyileştirilmesi gerektiğini savunmak mantıklı olsa gerek. İstanbul sözleşmesinin yeniden gözden geçirilmesi gerekli diye düşünüyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.