Işık hızıyla ilerleyen çağı yakalamak için son
yıllarda ciddi bir atılım içerisinde olan Türkiye’nin
bu çabasına ulaşabilmesi için siyasi
partileri ve seçimleri düzenleyen kanunlarda
da ciddi reformlar yapması gerekiyor.
Hayatın her anında liyakatı esas alan bir sistem
kurulmasına milletvekili seçimlerinin şeklini
düzenleyen kanunlarla başlamalıyız. Bu ülkede
milletvekili, müdür,
genel müdür, başkan
gibi sıfatları takınacak
isimler, liyakat sahibi
olmadan o makamlara
gelememeli... O zaman
belki adam gibi liyakatı
esas alan bir sisteme
sahip oluruz. Kağıt
üstünde değil yani
gerçekten işlevsel bir
liyakat esaslı sistemden
bahsediyorum.
Bu konuda size
güzel bir anektod aktarmak
istiyorum.
Yakın zamanda Büyükşehir Belediye Erzurumspor’da
da teknik direktörlük yapan Yılmaz
Vural’ın katıldığı bir programa tevafuken denk
geldim. Sporun ağırlıklı konuşulduğu bu programda
Yılmaz Hoca’ya liyakat tabanlı bir soru
yöneltildi. Soru mealen aynen şöyle:
“Hocam eskiden sporcu yetiştiremediğimizden
yakınırdık ve sebep olarak tesisleşememeyi
gösterirdik. Şu anda Avrupa’nın en donanımlı
tesislerine sahip olmamıza rağmen yine sporcu
yetiştiremiyoruz. Sizce asıl problem nerede, biz
neyi yanlış yapıyoruz?”
Tecrübe abidesi Yılmaz Vural’ın bu soruya
ne cevap vereceğine çok dikkat kesildim. Evet
konu sporla alakalı ama soru temeli hedef aldığından
cevap diğer alanları da kapsayabilirdi.
Hoca hiç beklemediği fakat yüzde yüz katıldığım
inanılmaz bir cevap verdi.
Olağanüstü bir cevap... Lütfen dikkatle okuyalım.
Yılmaz Vural mealen diyor ki:
“Türkiye’de bir yerlere gelebilmek ve bir
yerlerde söz sahibi olabilmek için insanlar maddi
güçlerini sonuna kadar harcıyor. Hedefleri yere
gelmeyi başarınca da bu kez harcadıklarını geri
kazanabilmek için sadece kendisine çalışıyor.
Dolayısıyla insanların derdi kimsenin aklına gelmiyor
ve problemler çözülemiyor. Bu durumu
düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemeyiz!”
Bu şablonu hayatın neresine koyarsanız koyun
cuk oturacaktır. Milletvekili kendisini atayan
genel başkanın ağzına bakıyor, müdür kendisini
orada tutana hürmet ediyor vs. Liyakatı esas
alan bir seçim sistemine ihtiyacımız olduğunu bu
cevaptan daha iyi ne anlatabilir?