Komik oldu biraz ama ben bunu söylerken ciddi bir şey söyledim. Babamın atölyesinde çıraklık yaparken o mahallede bir deli Turan vardı. Yaşı geçkin olmasına rağmen ilkokul talebesi ile takılır o ayarda hareket ederdi. Çocuklarda bunun farkında akşama kadar haydi Malkoçoğlu haydi Malkoçoğlu. Çıkarmışlar bunu iki katlı bir binanın üzerine alttan gazlamışlar haydi Malkoçoğlu. Uçmuş tabii bizim Malkoçoğlu. Kafa, göz derken hastaneye götürmüşler. Kırık, çıkık vesaire derken hemşire elinde dosya gelmiş: Adınız Soyadınız? Turan bu, fire vermez: “Malkoçoğlu Cüneyt Arkın” demiş. Hemşire doktora hayretle bakarak “Acaba bir travma mı geçiriyor?” diye sormuş. Bizim yandaki muzipler devreye girmişler: “Yok abla o eskiden eleydi.” Komik ama bizim delimizin de aklında bir Malkoçoğlu bir Cüneyt Arkın var. Bu milletin sinesinde isminin Fahrettin Cüreklibatur olduğunu kimse bilmeden bir Cüneyt Arkın sevdasıdır yerleştirmiş. Biz her zaman kılıcı belinde birer Malkoçoğlu olarak büyüdük. Kuzen ne demek çok anlamam ama amcamızın ve halamızın çocukları şehirden geldiklerinde bizim kılıçlarımıza karşılık bellerine taktıkları çubukları “Gölgelerin Gücü Adına” çekseler de hiçbir zaman bir Heman, bir Battal Gazi ya da bir Malkoçoğlu’nu asla altedememiştir. İyi adamdı, güzel adamdı... Ülkesine, milletine, örf ve ananelerine saygılı ve anlayışlı bir adamdı. Son zamanlarda türeyen millete jakoben bakışla sanatçı kimliği altında teröre sellektör yapan örgütlere imzalı resim dağıtan türedilere karşı milletinin, devletinin yanında durdu. Siyasi kimliği ne olursa olsun hiçbir zaman ülkesi adına kötü bir imaj, kötü bir laf ya da bir kötülük görmedik. Uzun lafın kısası olmaz derler ya işte o meyanda söylüyorum: Cüneytler ölmez...