Corona’yı hepsi biliyordu – 2

İngiltere’nin en önemli üniversitelerinden biri olan, Cambridge Üniversitesi’nin bir bilim adamı, İtalya, ABD ve Çin’deki virüslerin, çok farklı olduğunu ve bu virüsün, üç çeşit olduğunu söylüyor.Bunu söylediği videolardan, daha sonra bu söylediği kaldırılmıştır.
Nobel Tıp Ödülü'nü 2008'de alan Fransız doktor Luc Montagnier, Pourquoi docteur internet sitesine verdiği demeçte, Covid-19'un Vuhan'da, hayvan pazarında, ortaya çıktığına inanmadığını ifade ederek "Covid-19, Vuhan'daki laboratuvarda üretildi. Bu laboratuvar,
2000'li,yıllardan beri, koronavirüs hakkında uzmanlaşmıştı” ifadelerini kullanmıştır.
Adamlar öyle akıllı bir virüs bulmuşlar ki:
Antobiyotiklere karşı dirençli,bulunan aşıyı etkisiz hale getirmesi ve aşının uzun zaman bulunamaması,hastalığa neden olması ve yüksek enfekte gücüne sahip, kararlı olması ve hızlı bulaşması. Taşıyıcı olması,olabildiğince sabit olması, virüsün bir başkasına çok sık olarak geçmesi, tesbit ve teşhis araçlarından çok hızlı kaçması, virüs mutasyon mu değiştirdi diyerek virüsü bulmakta zorluk çekilmeli, virüsün bulunamaması, virüs toksininin direncinin artırılması,yani alınan virüsün direnci olabildiğince yüksek olmalı, kolay kolay ölmemelidir.
Bu virüs ilk çıktığında, bu virüsün yarasalardan, insanlara geçtiğini söylediler. DSÖ debunu söyledi. Bu tamamen yalandı, insanları kandırdılar. ABD’de ki virüs hayvanlardan insanlara, İtalya’daki virüs de neyden neye, kimdem kime geçtiği belli olmayan bir virüstür. Acaba, bu virüs, mutasyona mı uğradı, bunu çok iyi bir şekilde sorgulamak gerekir? Bugün görülüyor ki virüs motasyona uğradı. Daha bulaşıcı daha öldürücü bir hal aldı.

Mesela, ABD’deki bir uçak gemisi, hiç bir yere uğramadığı halde, burada 100 kişide Coronavirüs tespit edilmiştir. Amazonlarda da hiçbir dış teması olmayan kabileye bulaştı. Wuhan ile Milano, 8700, Wuhan ile Newyork arası, 12000,Wuhan ile İran arası 6500 km’dir. Buralara virüs bulaştı.Wuhan ile Şanghay arası 629, Wuhan ile Pekin arası 1200 km’dir. Her nedense buralarada hemen hemen hiç virüs yok. Burada büyük bir gariplik ve terslik var. Şanghay ile Pekin’de, diğer ülkelerdeki şehirlerde olduğu gibi, her nedense hayat hiç felce uğramadı.Ki Şanghay,Çin’in en büyük ticaret merkezidir.Her gün dünyanın dört bir yanındanyüzbinlerce insan bu şehre girer, çıkar.
Çinliler “31 Aralık’ta, virüs meydana geldi,biz bu şehirleri, izole ettik, kapattık”dediler. Peki, bu giriş ve çıkışlar kapatıldı ise, Şanghay ve Pekin’e gitmeyen bu virüs,Amazon’a,ABD’ye ve dünyanın dört bir yanına nasıl gitti, buralara nasıl bulaştı, nasıl hızla yayıldı? Mesela, Türkiye’nin 81 iline, ilçelerine ve köylerine, bu virüs nasıl bulaştı ve hızla hayıldı ?
Çin, Şanghay’a, Pekin’e ve diğer şehirlerine uçakları yasakladı da dünyaya neden yasaklamadı? Çinliler bu virüsün “ Wuhan’daki bir hayvan pazarındanki hayvanlardan, insanlara geçti” diye dünyaya sundular. Bu çok büyük bir yalandır ki bu hastalık hayvanlardan insanlara geçmedi. Diğer taraftan Wuhan Belediyesi yetkilileri “yaptığımız araştırmalarda, bu virüsün, buradaki pazardaki hayvanlardan, insana geçtiğini gösteren bir durum olmadığını tespit etttik” dediler. Ama, bütün bunlara rağmen, Çin bu virüsün nasıl oluştuğunu çok iyi biliyor. O pazardaki hayvanları, 50 yıldır yiyorlar. 50 yıldır neden bulaşmadı da 2019’da bulaşıcı ve öldürücü bir hale geldi ?
Virüs,Wuhan’da, 57 yaşındaki kadında çıkınca, Shi Zhengli, Şanghay’da bir konferansta idi. Wuhan Virolojoli Enstitüsü’nden, Shi Zhengli’i arıyorlar “derhal yetiş“ diyorlar. Shi, konferansı yarıda kesip derhal Wuhan’a geliyor o kadına “geçmiş olsun “diyor.
Hele ortalık bir yatışsın, bu virüsün, Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde çıktığı, ortaya konulacaktır. Ama, bu virüsün kazara mı, kasıtlı mı çıktığı elbetteki tartışılacaktır. İngiliz istihbaratı,İngiliz makamlarını, Çin’le olan irtibatlarında, onları uyardı. Eğer, somut verilerelde edilirse Çin’e karşı, bir sonucu olacaktır. Mesel, İran’da, Çin’e karşı resmi soruşturma sürdürülüyor.
Ne yazık ki süper devletler de bu konuda çok aciz kaldılar. Duyulduğunda,Çin, virüsün,% 20’lerde olduğunu söyleyerek yalan söyledi, DSÖ’de bu yalana inandırıldı. Kaldıki DSÖ’nün başındaki adam, Etiyopyalı Tedros Adhanom Ghebreyesus doktor bile değildir. Sırf, Bill Gates’le olan, tanışıklığından dolayı oraya getirilmiştir. Ne yazık ki bu adamı istedikleri gibi kullanıyorlar. Ki, DSÖ’nün araştırmalarının parasını, büyük ilaç firmaları veriyorlar. Eğer, DSÖ, bu firmaların elinden kurtarılmazsa dünyada neyin olup bittiği asla öğrenilemeyecek
tir. Çünkü, parayı onlar veriyor, düdüğü de onlar çalıyor.Bütün bunlar olurken küreselciler,Çin’i “yeni dünya düzeni’nde,ileri çıkmaya ve üretimlerin,
Burada, yani Çin’de yapılmasını istiyorlar. ABD’de bunu pekala biliyor. Bu konuda, ABD ile küreselcilerin arasında, gizli veya açık bir savaş, bir çatışma vardır.Bill Gates, şu anda Çin’i savunmaktadır.
Küresel sermaye, artık, bir devletle yetinmiyor. Dünyadaki bütün ulus devletleri kendisine bağlamak istiyor. Bu tırmanış, ABD ile Çin’i, bir nükleer savaşa götürebilir.
Kısaca, Corona sürecine, bir hastalık olarak bakmak gerekir. Bu süreci başlatanlar, şu andaki aşılama programında, milyar dolarları götürüyorlar, bu aşıya muhtaç olan devletler de bu parayı bunlara veriyorlar.Bir iddiaya göre de bu aşının içerisine çip konulacak böylece insanların takip edilerek kendilerine daha kolay bağlanmaları sağlanacak deniliyor. Bekleyip göreceğiz.
Selam ve
 saygılarımla