Günübirlik yaşantımızdan arta kalanlar. İçinde muhtelif malzemelerin ve atıkların genel adı. Ardınıza bakmadan, kabuğundan özüne ne varsa, işimize yaramayanları biriktirdiğimiz kalabalığın adı. Basit ama bir o kadar da önemsenmesi gereken bir mesele. En büyük sorumluluk hissettiğimiz kadarıyla, bir poşete biriktirip konteynere kadar taşıdığımız kadarıdır ilgimiz. Gerisini asla düşünmeyiz. Hatta düşünmeyi bile düşünmeyiz. Sanki bizim meselemiz değilmiş gibi ardımızda bile bakmayız. Bir başkasının yüzümüze vurduğu, rüzgarda savurduğu, bahçemizde doldurduğu pisliğine isyan ederiz ama bizden arta kalanlara asla sahip çıkmayız nedense. Yoğun yaşam yerlerinin etrafına itelenen, mücavir alan sınırları dışında biriktirdiğimiz utanç malzemelerimize dönüp bakmayız bile. Çöp işte. Aslında yaratılışımız gereği duyduğumuz temizlik mecburiyetini mahdut kılmışız. Elimizdeki fazlalığı bir yere atmayı görev addetmişiz, gerisi yok. Yattığımız yeri temiz tutmamızı aslanlıkla eş değer tutan kültürümüz, temizliği cennetle müjleyen dinimiz, bu konuda bizi teşvik ederken, bizim vurdumduymazlığımız işi içinden çıkılmayacak hale getirdi maalesef. Tabiatın eritemediği, döngüye takılan alğminyumundan plastiğine ne varsa bin yıllık geleceğimizi bloke etmiş durumdayız. Bu günden başlamak üzere gelecek bin yıl için birazda olsa dikkat etmek gerekir. Dünya bizimle gurur duyuyor.