ÇOK MU YÜKLENDİK?

Ziraat Türkiye Kupası’nı en çok kazanan
Galatasaray, dün akşam bizim ligimizin
sondan ikincisi Denizlispor’a mağlup
olarak elendi. Hem de öyle bir tesadüf
golle değil, çalışarak, emek vererek atılmış üç
temiz golle...
Maç boyunca gerek savunmada gerek kontra
çıkışlarda iyi durmaya gayret gösteren Denizlispor,
Galatasaraylı forvetlerin bencilliği olmasa
belki sahadan 7-8
farkla mağlup ayrılacaklardı,
o ayrı mesele
ama maç boyunca çok
dirençli ve diri gözüktüler.
Demek istediğim,
kapasitelerinin çok üzerinde
oynadılar.
Son maçımızda
Denizlispor’a karşı oynadık
biliyorsunuz ve
maç sonu değerlendirmemde
çok da beğenmemiştim
bizim takımı.
Dünkü Denizli’yi izlerken,
“çok mu yüklendik
acaba” dedim zira bu Denizli’yi biz normalde
yenememeliydik. Erzurumspor iyi oynuyor
da biz mi küçümsüyoruz acaba diye düşündüm.
Gerçekten dünkü maç çok şey gösterdi
bize... Bir takımı saha içindeki basit bir kaç doğru
hareket başarıya ulaştırabiliyorken yine bir
takımı böbürlenme ve “nasıl olsa yeneriz” havası
mahvedebiliyormuş. Ankara deplasmanında
Keçiörengücü’ne verdiğimiz puanın, dünkü
Galatasaray formatında olduğumdan gittiğini
düşünüyorum. Biz de Keçiörengücü’nü çantada
keklik görmüş ve tıpkı Galatasaray gibi üç gol
yiyip oturmuştuk.
O halde kıssadan hisse diyerek dünkü maçtan
payımıza düşeni alalım: Ne olursa olsun son
saniyeye kadar maç bırakılmayacak ve ne olursa
olsun asla rakip küçümsenmeyecek...
Başarıya giden yoldaki en büyük transfer bu
iki düşünceyi sahada uygulamaya koyarak işi
ciddiye almak olacak.