Beddua kötü bir şey elbette.
Ancak müminin mazlumun
duası da
bedduasıda tutar derler.
Haftalardır içimizi yakan
ülkemizi külme çeviren
ormanlarımızı yeşilden
siyaha cevirenlerede iki
lafımız olsun diye
diyeceğim bunları.
Savunucularına siyasi rant
devşirme pesinde olanlara
zulme rıza zulümdür
anlayışıyla ses
çıkarmayanlara birşeyler
dedik. Şimdi sıra bu insan
müsveddelerinde.
Diyelim ki biz öldük, siz
kaldınız. Hani derdiniz o
ya. Diyelim ki, yandı bitti
kurudu ormanlar, nehirler,
yuvalarında kuşlar. Diyelim
ki, ateş olup küller
üfürdünüz memlekete.
Baktınız ki istediğiniz oldu.
Kalmamış yakacak tek bir
ağaç, sönmeyen ocak,
akacak tek damla gözyaşı.
Sonra..? Geçip ortasına
ölümün düğününümü
kuracaksınız..?
Diyelim ki kurdunuz,
külden ağaçlar, uçmayan
kuşlar, ağıtlar, Bu ziftli
yaslar sarmışken toprağı,
siz mutlu mu
olacaksınız..?
Bize nasip bunca kalp
ağrısından size tatlı
huzurlar kalır mı dersiniz..?
Davaya ibadet diye diye,
toprağına ihanet
edensiniz.
Lakin unutmaz toprak..
Bakın göreceksiniz.
Yakan, yıkan, bozan,
öldüren, ağlatan, ölüm
saçan ellerinizden
ayırmayın gözünüzü.
Onlar boğacak sizi. Yavaş
ve acı içinde kesilecek nefesiniz,
henüz gelmeden
eceliniz.Yaktığınız can
kadar yanacaksınız.
Ateşten kaçamayan bir
kaplumbağa bir sincap bir
arı gibi o azaptan
kaçamayacaksınız. Nerdenmi
biliyoruz. Ad den
semud dan. İşte
karşınızda pompei. Biz
biliyoruzki ebreheler
oldukça ebabillerde olacak.
Biz biliyoruzki allah
adili mutlak. Ötesi yok.