“ÇANAKKALE’DE KAZANDIĞIMIZI; ÇANAK ANTEN’DE KAYBETTİK”

Tarihe yön vermiş olan ecdadımız vatan toprağını olduğu gibi hiç şüphesiz inanç,ahlak ve samimiyetinide biz torunlarına bir miras olarak bırakmıştır. Zira vatan; bu kutsi değerlerin özgürce yaşanılması adına, uğruna kan dökülen toprağın adıdır.Bu değerlerin yaşanabilmesi için vatana, vatanın ise müreffeh yarınlara erişmek adına yapılacak hertürlü mücadelede bu değerlere ihtiyacı vardır. İşte bu değerlerin, insanımızla hemhal olduğu müdafaa örneklerinden biride geride bıraktığımız yüzyılın başlarında yaşanılan Çanakkale Destanıdır. Evet! Savunmanın ötesinde olan bu olay bir Destandır! Anadolunun yiğit halkı,seciyesi gereği sadece savunmayla kalmayıp mücadelesindeki özveri ve insanüstü gayret ile bu tür savunmaları destanlaştırmıştır. İşte bu destanların serlevhasından biridir Çanakkale . Düşman kuvvetlerince gerçekleşen saldırılara, kahraman ve gözüpek atalarımızın vermiş olduğu bu mücadele, yokluklar ve içerisinde manidar hadiseleri barındırması münasebetiyle, farklı bir ulviyete ve manaya sahiptir. Çocuk yaştaki ortaöğretim talebelerinin ki; birçoğunun aç olarak şehit düşmesi ile sonuçlanan muazzam ve takdire şayan bir mücadeledir. Mücadele sonrası havada bir biri ile çarpışan onlarca merminin bulunduğu (ki;Bir merminin diğer bir mermi ile çarpışma ihtimali 250.000/1 ) yoğun bir ateş ve bombardımanın olduğu bir alanda verilmiş mücadele… Yüzlerce kiloluk topları tek başına kaldıran inanç abidesi münevverlerin mücadelesi…Ülkenin varlığının;var olanın hayatına bağlı olduğu bir mücadele.. Peygamberi anlayış ve ümmet bilinciyle verilen bir mücadele… Hakkın rızası için bıçağa boynunu uzatan Hz.İsmail’in (as)sünneti üzere , mermilere uzatılan boyunların mücadelesi… Hak için ateşe atılmaya razı olan Hz.İbrahim’in(as) sünnetini ifa ederek yoğun ateşin içine kendilerini atanların mücadelesi… Ölüm’e nikah kıymış ana kuzularının,kınalanarak nikahlısına teslim edildiği bir mücadele…Rabbimizin Bedir de ki gibi görünmez kuvvetleriyle desteklediği bir mücadele… “Lâ galibe.İllallah!”muştusuna ulaşanların mücadelesi… Ve nihayet; Hak ve Batıl’ın mücadelesi…Sizlere minnettarız Allah Azze ve celle şehadetinizi kabul etsin kıymetli atalarımız!

Peki biz!Hiç düşündük mü? Şu an mezar taşlarını okumaktan aciz olduğumuz atalarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirebildik mi? Sahip çıkabildik mi emanetlerine? Dede’si Seyit Onbaşı’nın Allah’ın izniyle 215 kg’lık top mermisini kaldırdığı fakat torununun kendisini yataktan kaldıramıyor olduğuna… Aç bir halde canını veren dedenin yemek beğenmeyen toruna…soruyoruz!Yağmurlu havada okul servisine uğurlarken dahi ıslanmasına tahammül edemediğimiz çocuklarımıza bakarken Düşündük mü eli kınalı,silah boylu, asil ve soylu, çocuk yaşta can veren dedelerimizi ve onları ölüme gönderen annelerinin teslimiyetini…Onlar mevzilerde sabahlarken,torun ekran başında sabahlamakta…Ve ekranın esaretine mağlup olmakta… Düşman anladı ülkeyi böyle bölemeyeceğini de,

torun anlamadı ülkeyi ekran başında teslim ettiğini… Torun,iyi bil ki!Çanakkale’den giremedi fakat Çanakanten’den girdi hem de taa evinin içerisine,en mahrem alanlarına kadar düşman….

Selam ve dua ile..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.