CAN’a CANNNNN

(Günümüzdeki “Ayrıştırma-Kutuplaştırma-Ötekileştirme” lere karşı Tarafımca Geliştirilmiş Makale) Onlar, Sarıkamış’ta zemheride, Çanakkale’de dört mevsimde, Milli Mücadelede ise her cephededirler. Sözün özü “VATAN HAİNİNİN EN AZ ÇIKTIĞI KESİMDİR”… Karadeniz’de “ÇEPNİ”, Kuzeydoğu Anadolu’da “TÜRKMEN”, batıda “TAHTACI”, güneyde “AŞİRET, Orta Anadolu’da “SIRTISARI”; velhasılı Anadolu’da kimi zaman “KIZILBAŞ”, kimi zaman “ALEVİ”, kimi zaman “BEKTAŞI”, son yılların uyarlamasıyla kimi zaman “DÖRTYÜZDÖRT” isimleriyle anılıyorlar. Türkün öz kardeşi, “KAYI BOYLU OĞUZ SOYLU” olup, “NEV’İ ŞAHSINA MÜNHASIR” güzide insanlardır. Az da olsa meşrep farklılığından dolayı en az kız alıp verildiğinden dolayı en az yozlaşan Türklerdir. Hz Muhammed’i “PEYGAMBER”, Hz Ali’yi “PİR”, on iki imamı “DESTUR”, Ehl-i Beyti “ŞİAR” edinmişlerdir.”İSLAMIN ŞARTLARI” hususundaki yavanlıkları, Allah’la kul arasındaki bir meşrep meselesi olduğu için hiç kimseyi ırgalamaz. Bunun için birileri, durumdan vazife çıkarıp “ALLAHIN GARDİYANLIĞINA SOYUNMASIN, KABİR MOLLALIĞI TASLAMASIN, DİN POLİSLİĞİNE HİÇ ÖZENMESİN” artık. “ANADOLUYU MAYALAYAN HORASAN ERENLERİNDEN HACI BEKTAŞ VELİ” düşüncede, sosyal ve kültürel yaşantılarında “İSLAM TASAVVUFU FELSEFESİ”NİN inanç ve ahlak boyutuna fazlasıyla önem vererek “ELİNE-BELİNE-DİLİNE” hâkim olma, “BİR OLALIM İRİ OLALIM DİRİ OLALIM” şuuruyla, “İNCİNSENDE İNCİTME” felsefesiyle yaşamayı ve yaşatmayı ilke edinmişlerdir. Bununla yetinmemiş “ÇAĞI YAKALAMA”nın ötesinde “ÇAĞI AŞMA”nın yolunu da şu “ÂDEMİN ÂDEMLİĞİ AKIL, BİLİM VE HAY İLEDİR” düsturunda bulmuşlardır. Kısaca “TÜRKİSTAN MÜSLÜMANLIĞI’NIN “ANADOLU MÜSLÜMANLIĞI” na evirilmiş versiyonudur . Hani hep denir ya “KUR’AN MEKKE’DE İNDİ, MISIR’DA OKUNDU, İSTANBUL’DA YAZILDI AMA MAVERA’DA ANLAŞILDI”. Onun misali. Hassasiyet ve adalet anlayışları “CEM” ederken, icra eyledikleri “MUSAHİPLİK” ceminde kapılar ve gönüller iffetsize, arsıza, yolsuza, soysuza, katile ve “DÜŞKÜN”E tamamen kapayarak, “CANLAR” ın kirlenmesine asla müsaade etmez. Sazın, sözün, özün ve muhabbetin, “SEMAH” dönerek vücut bulması, Allah, Muhammed ve Alinin isimleri her geçtiği her an dökülen gözyaşları, İslam’a bağlılık ve hürmetin en güzel diğer bir tezahürüdür. Aleviler bu mübarek coğrafya içerisinde yaşattıkları, vatan ve memleket sevgisiyle yoğrulmuş, Türk’ün örf, âdet ve ananesini özümsemiş; İslam’ı kendi kültür değerleriyle harmanlayıp güzelleştirerek inancımızın zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Tarihin hiçbir döneminde milletine devletine ihanet etmeden ve husumet beslemeden etle tırnak olmayı bilmişlerdir. Alevi kardeşlerimiz ve dostlarımız hakkında, art niyetli, önyargılı itibarsızlaştırma tavırlarıyla, çirkin ve kirli politikalarına meze edilmek istenmeleri, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri olarak görmekteyim. Onlar bizim gözümüzle “ANADOLUYU MAYALAYAN” Horasan Erenlerinden “HACI BEKTAŞ VELİ” bağlıları olup, Anadolu’yu “TÜRKLEŞTİRMEK VE İSLAMLAŞTIRMAK” üzere çıktığı bu mübarek ve “KUTLU DAVA ve KUTLU YOLU”, yol bilenlerle, “PİR SULTAN ABDAL’IN hakka teslimiyetindeki incelik şuuruyla “EVVELİM MUHAMMED, AHİRİM ALİ” diyen CANLARDIR. Tekrar edecek olursak Alevilik “HORASAN TÜRK MÜSLÜMANLIĞI” nın “ANADOLU MÜSLÜMANLIĞINA EVRİLMİŞ VERSİYONUDUR/MEŞREBİDİR”. Bir Sünni olarak diyorum ki birkaç istisna hariç: “Aleviler Hak’tan yanadır, “Aleviler Haklıdan “ “Aleviler barıştan “ “Aleviler sevgiden “

“Aleviler kardeşlikten “ “Aleviler bilim ve fenden “ “Aleviler modernizeden yanadır, “Mustafa Kemal Atatürk’den yanadırlar. Hiç kimse Alevilere “ŞUCU BUCU OCU” diyemez. Hiç kimse Alevilere “ŞUNA BUNA ONA YAKIN” diyemez, ALEVİLER CANDIR, CANANDIR VE BAŞ TACIDIRLAR…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.