CAMİİ Yİ AHIRLAŞTIRAN ZİHNİYETTEN, CEMAATİ İNEKLEŞTİREN ZİHNİYETE!

Topluma yönelik bir ürün ortaya koymak gayesinde olan kişi, öncelikle toplumu mazi ve ati’si ile iyi tanımalıdır. Bunu gerçekleştirmek için de evvela kendisini ve etrafını iyi analiz ederek bu işe girişmelidir. Aksi taktirde topluma kast ettiğini düşünmeli ve bir ürün çıkarmaya cüret etmemelidir. Bir nevi ‘Toplum Mühendisliğine’ soyunmak da diyebiliriz bu duruma. Daha somut bir örnek verecek olursak; bir gazeteciyi düşünün, önüne geldiğini anladığı ve anlayışı üzere kaleme alan bir gazeteci... Kendi sorun ve takıntılarını, toplumun sorunlarına tercih eden, toplumsal kılfta sunmaya çalışan bir gazeteci...Hangi problemi çözüp, hangi serzenişi haykırabilir ki! Bu anlayışla gazetecilik yapan bir veya birilerinin bir satır dahi yazmaları uygun olabilir mi? Zira, onların yazdıkları satır anlayışları gerçek manada bir “satır” olarak, toplumu biçmekten öteye geçmeyecektir. Toplumu iğdiş ve iğva ederek değerlerini hafi (gizli) veya cehri (açık) bir şekilde tahrip edecek bu anlayış, topluma eser değil, esir yetiştirmekten başka bir sonuca vardıramayacaktır. Bu manada maalesef kalem ve kelamı kullanmaktan aciz olan, önüne geldiğini haber, kendisi haberden bi haber gazeteci görünüşlü bir kimliksiz olarak karşımıza çıkarak toplumu bir yap-boz tahtasına çevirir. Tabii ki sözümüz sahiplenmesi gerekenlere şamil. Çünkü görevini hakkıyla ifa eden elleri öpülesi satırdan, sadıra köprü kuranlarla, satırdan, satıra taşıyanlar çok ayrı kulvarlarda bulunmakta. Şükür ki, insanlığa ve onların “sadrına” gönüllerine talip olanlar var da “satır”cı zihniyeti daha iyi tanımamıza vesile oluyorlar. Bu münasebetle bir taraf ne olunması gerektiği noktasında örnek teşkil ederken, diğer taraf ne olunmaması gerektiğine dair örnek teşkil etmekte. “Senin yayıncın. Benim yayıncım. Senin yandaşın... onun yandaşı, bunun yandaşı...” bunlar ülkenin ilerlemesine ket vuran ciddi meseleler maalesef. Hatta bizzat ülkeyi kaotik bir hale sokmaya çalışanların çoğu zaman kullandıkları ve artık gizli olmadığı herkesçe bilinen bir enstrüman (!!) Bu konuya dair düşüncelerimizin toplum nezdinde hemen herkesin kabul gördüğü ve mutabık kaldığı bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Yediğini paylaşarak, paylaştığını yiyen -sektör olmuş- duruma gelmiş youtuber klavyetörlerin bilgi kirliliği ile ve kimseyle paylaşmadığı halde yediğini paylaşancı umarsız ve duyarsız bir zihniyet ile de adeta kendilerine uygun ortamı yakalamış bulunan basın kılfındaki müsveddeler, bu durumdan istifade yalan ve yanlış haberlerle toplumu dinamitlemeye ve adeta morfinleyerek suni bir gündem takip etmelerine yönelik çalışmalar yapmakta. Bu meseleler konunun uzmanlarınca üzerine düşülmesi gereken toplumsal bir mesele halini almış durumda. Bu zihniyet hiçbir kılıfla ve farklı dayanaklarla izah edilemez. “Biz” kavramının birbirimize olan yakınlığımızla mana bulduğunu bilen bir toplum olarak bu tür yaklaşımlara karşı uyanık olmalıyız. İnancımız gereği aldatmamalı ve aldanmamalıyız. Unutmayalım ki! hiçbir farklılığı gözetmeden bizlere kapılarını açan camilerimizi ahır gösteren köhne ve batıl zihniyet günümüzde de her ne kadar camiye kast etme meylinden yine planı gereğiçekinse de, aynı planda ısrarcı olarak bu kez cemaati inekleştirme kılıfı (hiçbirşey bilmez, anlamaz, softa, sadece camii de dini yaşaması gereken..vs) çalışmalarına deva etmekte ve biliyoruz ki bundan vazgeçmeyecektir. Oysa bilmedikleri şudur ki bizim camimiz Dünyamız, Dünyamız da camimiz olmuştur. Yani Dini camiye hapsetmedik,etmeyiz. Yeryüzünün her yerinde, her an Rabbimizle olmanın şuuru ile yaşarız.Bu bakımdan Din hayattır. Hayat dindir. İçimizdedir(hayatımızın her anını kuşatmıştır.) ve içindeyizdir (kabül ve tasdiğimizdir). Din insanlık için maslahattır, vecibedir. Allah’ın katında cari olan tek kimliğimizdir. Şunu ifade edelim ki; Hiçbirimizin kabul etmeyeceği bu anlayış, bizleri daha da diri tutarak geçmiş ve geleceğimizin sahibi olan Rabbimize yakınlaşmamıza vesile olarak, karanlıklar da cebelleşen bu tihniyete karşı mücadelemizi pekiştirmeye vesile olmaktan öteye geçmeyecektir. Allah Hakkı Hak bilenlerden, Hak’ka hizmette daim olanlardan eylesin. “Müslüman kimliğinden değil, kimliğine layık olamadığı için kendisinden utanandır.” kibar-ı kelamının mucibini idrak etmeyi nasip eylesin.
Selam ve 
dua ile...