Gençlik yıllarımdı. Elbiseler temiz, ayakkabılarım gıcır gıcırdı. Hayat tozpembeydi. Hayaller, hülyalar gırla gidiyordu. Lalapaşa camiinin önü sıra dizilmiş, boya sandıkları mislerle süslenmiş boyacılar vardı, hayallerimi parlatan. Biraz pahalıydı, boyalı boyasssii diye sağda solda dolaşan boyacılara nazaran. Hele bir talebe için bayağı çoktu istedikleri para. Bir raişi yoktu ama ağızbirliği etmişlerdi sanki. 30 kuruşa boya varken onlar 2,5 lira istiyorlardı. Ama boyuyorlardı da. Badem yağıyla cilaladıkları kunduralara kız bile verilebilirdi belki. Harçlığımdan keser ayakkabılarıma ayırırdım nedense. Bir sıra üzere dizilmiş, dizlerine kadife koymuş, mesaiye hazırlanmış boyacıların bir disiplini vardı. Ciddiydiler, beyefendiydiler, mesleklerine özen gösteren bir görüntüleri vardı. Baştan üçüncü kasketli olandı benim boyacım. Nedense sürekli ona giderdim. Boya sandığının karşısına konulmuş yüksek bar sandalyesine oturdunmu, başka bir hava takınırdın. Caddeden geçecek tanıdık bir simanın seni o halde görmesi kredini artırırdı. Çok uzun yıllar tanıştık halim ustayla. Adam harbi boyacıydı. Zamanla ucuz ayakkabılar türedi. Belediyeninde çabasıyla, güzel olan herşey gibi onlarda topladı tezgahlarını. Unuttuk gitti hayat kargaşasında. Oysa hayallerimi boyadı halim amca. Hem boyar, hem okuturdu adamı. Bir baba, ağabey, gardaş, öğretmen edasıyla konuşurdu. Hayata dair notlar paylalırdı. Nasihat eder, tembihler, takip ederdi. Zamanla oluşan samimiyete, harçlık alışverişinide dahil edince, bana bir atm gibi oldu. Arasıra simasını, duruşunu anımsadım ama unuttuklarımın arasında o da yerini aldı zamanla. Bir vesileyle bulunduğum ortamda, karşımda halim usta oturuyordu. Ara sıra kaçamak bakışlarla beni süzerken tanışıklık verip vermeyeceğimi beklediğini anladım. Kalkıp eline gittim. Öpmek istedimsede elini vermedi. Halini hatrını sordum. Emekli olduğunu çocuklarının birinin doktor, birinin ziraat mühendisi olduğunu kısa cümlelerle anlattı. Çok hüzünlendi bir ara. Eşini kaybettiğini anlattı. Yegen dedi. O hevesli günlerini hatırlıyorum. Bende senin gibi hergün bir hayalimi boyadım. Ama felek benim mavilerimi kızıla boyadı. Hayallerinin kıymetini bil. Fırsatın varken renklerini kimseye teslim etme. Hayallerine kimseyi ortak etme. Kendi duvarını kendin boya, renklerinden taviz verme. Şimdi bana sorsan dünya ne renk diye, ala mı desem, grimi karar veremem. Beyazların siyaha dönmeden tevbeni et, gençliğinin kıymetini bil. Gurur abidesi halim ustanın yorgun bakışlarının dün son bulduğunu teessürle öğrendim. Kendisine Allahtan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.