BİR İLETİŞİM YÖNTEMİ; SUSKUNLUK

Susmak; fikirsizlik, bönlük anlamına gelmez.
Susmak, konuşmanın kemal bulmasına
vesile olan bir eylemdir. Ehl-i Kemalat’ ın davranışıdır.
Ehil olmayanların ise kemalatına
vesile olacak sırları
barındırmaktadır içerisinde. Bu
söylediklerimizin izafi (göreceli)
kavramlar olduğunu kabul etmekteyiz.
Yani herkesin kabul edip, etmemekte
özgür olduğu ifadelerdir
bunlar. Lakin her harfin ağızdan
çıktığı bir sürenin olduğunu ve bu
sürenin daha da uzamasına sebep
olan kelime ve cümleleri de kapsadığını
düşündüğümüzde, ağızdan
çıkacak söz daha bir ehemmiyet
kazanmakta. Bir bakıma konuşurken
sarfettiğimiz zamanın kıymet-i
harbiye’ si, suskunluğumuzun neticesi
olarak karşımıza çıkmakta. Bilinmeli ki susmak,
düşünen bir varlık olan insanının, bu
farkını ortaya koyduğu şiarıdır. “ Her suskun düşünür
mü?” Tabii ki Hayır. Ama “ Her düşünce
bir suskunluğun eseridir.” diyebiliriz. İnsanın
herhangi bir meselede çıkarımda bulunabilmesi
ya susmasının, ya da daha önce meseleye dair
tecrübe sahibi olanların (önceki suskunların)
elde ettiği kazanımları paylaşmalarıyla(istişare)
ortaya çıkmaktadır. Hep “ Neden böyle susukunsun?”
Diyerek içine kapanıklık diye isimlendirdiğimizden
dolayı menfi/olumsuz bir algı
oluşmuştur suskunluğa dair. Oysa suskunluk insanın
dinginleşmesine olanak tanımaktadır.
Hem içine kapanmak çok da kötü birşey olmasa
gerek! İnsana kendini, fıtratına dair oluşumları
ve eksikliklerini değerlendirerek muhasebe etme
şansı vermektedir. Hem herkes konuşuyor da
ne oluyor? Neyi çözebiliyoruz? Gevezeliğin bini
bir para. Sözüm ona herkesin hemen her konuda
bir fikri var da bir fikirde toplanma erdemi
yok! Doğal olarak böyle olunca da kişinin kendi
fikrinin de bir ehemmiyeti kalmıyor.
İşte suskunluğun ehemmiyetini orta
koyan durumların ispatıdır bu durumlar. Suskunluk
manasına vakıf olununca kurtuluşa vesile
olacağı bildirilen Nebevi (sav) öğretidir.
“ Susan kurtulmuştur.” İnsanın kendisine
imkan, imkanlara ise kendini tanıtmasıdır.
Kendi başına kalmaktır.
Böylelikle kendi başına kalacağın zamana
(mizana) hazırlıktır. Olayların
sebep ve sonuçlarını göz önünde bulundurarak,
çözümü kavileştirmektir.
En etkili konuşma, en etkili lisan ve
çoğu zaman en iyi cevap suskunluk!
Bize düşen suskunluğumuzun hakkını
verebilmek!! “ O da ne
demek?” demeyiniz. Zira suskunluk,
mazlumun yaptıklarına karşı zalime
ise bu zulme rızadır. Bundan,
Allah a sığınırız. Mazlumun da susukunluğu
vardır. Vicdanı olanı yakıp
kavuranından! Ve hiçbir konuşma
bu suskunluk kadar etkileyici, acıtıcı, hançerleyici
değildir. Dünyada bu lisan ile konuşan o
kadar masum, mahzun var ki! Birçok örneğini
Mynmar’ dan, Doğu Türkistan’ dan, Patani’
den, Irak,ta görmekteyiz. Bir başka örnek
olarak terör devleti olan İtrail(israil)’ in Filisitinli
müslümanlara karşı işlediği suçlardan da biliriz.
Maalesef hemen hepsi Müslüman coğrafyalardadır
bu tip suskunlukların. Bu zalimin BATI olduğunun
da ispatıdır. Filistin de “ Hanzala”
diye bir karikatür çizildi yıllarca. Yıllarca insanların,
insanlığın duyarsızlığından dolayı yüzünü
göremedik. Arkasıdönük ve suskun olarak mesajını
iletmeye çalıştı fakat başaramadı. Suskunluğun
bu tarafında acı, gözyaşı, belirsizlik, zulüm
kol gezmekte. Çaresizlikle kıvranan insanların,
işitilmeyen feryatları, görülmeyen mahzuniyetleri
onları sükûta yelken açtırmış ve bu sükûtlarıyla
Rablerine serzenişlerde bulunmaktalar.
Gözlerini kapatarak kainatı okuyanların ilticası
olan suskunluk. Bir cevaba da gebedir. Er ya da
geç bu cevap ortaya çıkacak ve bu yangına
sebep olanları yakıp, kavuracaktır. Ya Rabbi SUSUYORUZ!
Herşeyi bilen sana neyi anlatabiliriz
ki!Selam ve dua ile...