BİR DÜĞÜNÜN ANATOMİSİ

İhya ettiği her ilahi ferman ile aynı zamanda
ihya olan insanoğlu, bir
muhatap ve kul olarak Allah’ın
emrettiği ve Rasûlullah’ın bizatihi
uyguladığı ve uygulanmasını dilediği
vecibelerle mükelleftir. Uygulayacağı
bu vecibelerin, Cenab-ı Hakk’ın
emrettiği ve Peygamber’in (sav)
uygun gördüğü şekilde olması çok
önemlidir. Bu riayet ve hassasiyet
meseleyi görevini ifa etmekle beraber
samimiyeti ve akâide uygun olması
bakımından Nurâlâ nur (Nur üstüne
nur) yapar. Ne mutlu o kişiye ki;
eksikliğinden endişe ederek ve her ne
olursa olsun eksik kalacağı bilinciyle
kulluğunu acziyetini de itiraf ederek
ifa etmektedir.
Hiç şüphesiz ilahi emirlerden birisi de
evliliktir. Evlilik müessesi; Allah’ın
emri, Peygamberimizin(sav) kavli,
toplumu oluşturan bireyin yetişerek
şekillendiği, kendisini tanımladığı en
önemli müesesedir. Bu ulvi vecibenin
maalesef günümüzde çeşitli
meşakkatlerin tahakkümünden
kurtulamadığına ve birçok sorunu
içerisinde barındırdığına tanık
olmaktayız. Birçok gerekçe öne
sürülerek, beklenti ve hırslar neticesi
ile de daha vahim bir başlangıca
yelken açarak limandan ayrılan evlilik,
fazla yol kat etmeden çok sığ sularda
batıp, yitmektedir. Bu manada geminin
kılavuzları (aile büyükleri)
yüklenmiş oldukları misyona uygun
müdahalelerde bulunmalıdırlar(!)
Bugün işleyeceğimiz konu nispeten
bu sorunları da içerisinde
barındırması bakımından manidar.
Evlilikte istenmeyen sonuçların ortaya
çıkmasının başlıca sebebi; “Allah’ın
emri, Peygamberimizin kavli...” diye
başlayan evlilik sürecinin başladığı
gayeden uzaklaşarak, dışına
çıkılmasındandır. Bu yüzden bu
birlikteliğin hezimetle sonuçlanması
muhtemeldir ve mukadderdir(!)
Henüz düğün arefesinde olan çift,
mutlu günlerinde görmek istediği veya
daha önce kendilerini davet ettikleri
için gidip de göründüklerinden birilerini
düğünlerine davet ederler. Ve
netice itibariyle davetin muhatabı
olarak tanıdık -ya da tanıdıklarını
sandıkları(!)-, dost ve akrabaları, öyle
ki bu ilişkilerde henüz stajyer(!) dahi
olamamışları da ayırt etmeyerek hepsini
davet ederler. Kimileri bu davete
katılır, kimileri katılamaz, kimileri de
katılmaz(!) Ne demek oluyor yani tüm
bunlar? Şu demek ki;
Bir davete katılım olursa katılanlar
isteyerek veya istemeyerek de olsa
“katılımcı” olarak adlandırılırlar. Evet,
maalesef istemeyerek de olsa
katılımda bulunan herkese “katılımcı”
denir. Düşünün ki; bazıları mutluluğu
yaşamak ve paylaşmak adına
katılımcıdırlar. Bazıları bu mutlu
günün mutsuzluklarını analiz ve sentez
etmek için katılırlar. Kimileri de
“Katılmazsak olmaz. O bize
katılmıştı.” veya “Bizim de yakında
olacak katılalım ki onlarda katılsınlar.”
gibi evhamlarla katılırlar. “Katılımcı”
diye isimlendirdiklerimiz genellikle
bahsettiğimiz ruh haliyle davete icabet
etmektedirler. Bir de katılmayanlar
vardır ki, haklı ve geçerli mazereti
olan müstesna, bir
başkasının mutluluğunu dahi
hazmedemeyen hatta başkasının
mutsuzluğuyla mutlu olan manevi
sadistlerdir. Aslında hiç kimsenin umrunda
dahi olmayan, Ti’ye alınmayan
bu güruh insanlıkta da taklitten öteye
geçememiştir. Bu yüzden bir arpa
boyu dahi yol alamayarak, dolap beygiri
gibi olduğu yerde saymaya devam
edecektir. Arapçada şöyle bir ifade
vardır “Men dakka,dukka!” Türkçemizdeki
karşılığı kısaca
“Eden,bulur.”dur. Bu anlayışa sahip,
çıkar odaklı insanımsılar(!) kendi özel
günlerinin arefesinde katılımcıları
arttırmak adına samimi pozlar vermekten
de çekinmezler. Bunlar
maalesef samimi insanları kendi çıkar
potalarında eritmekte mahirdirler. Bir
başkasının mutlu gününde ise;
Yüzsüzlükde dibe vurup ya hiçbir
gerekçesiz, Ya da “Armudun sapı,
üzüm’ün çöpü.” bahaneleriyle
küçücük hediyeden feragat etmek
acizliği ve mutluluğu ile katılmazlar.
Ne diyelim! Rabbim; herkesin gönlüne
göre versin. İnsan taklidi yapan
her türlü maddi ve manevi sadistlerden
uzak eylesin. Umduklarımıza
nail,korktuklarımızdan hıfz-u emin
eylesin. Birlikteliklerimizi rızasına
muttali eylesin. Bahse değer
katılımcıların değil mutlu günlerimize
katılmalarını, hayatımızın en esfel haline
dahi katılmalarına müsaade
etmesin. (Düğün arefesinde olanlar
aman dikkat! “Aramızda görmekten
mutlu oluruz” ifadesini hak edenlere
iletiniz ve mümkünse italik (kalın)
yazınız.) Dünümüzde olanları
düğünümüzde görmek temennisi ile...
Selam ve dua ile..