Sin bir iki ayımızı mahveden huzurumuzu kaçıran psikolojimizi bozan viru meselesi var. Dunya bununla boğuşuyor ve bir zamanda devam edecek gibi görünüyor. Bu virüsle mücadele yöntemlerine bakıyorum ara sıra. Büyük devletler ekonomi devleri sanayi devletleri neler yapıyor diye. Zannımca bi gözle görülemeyen virüs dünyanın burnunu yere sürtmüş durumda. Bilançolar ağır dramlar vahim malesef. Her ülke kendi vatandaşını umursamaz olmuş herşey paraya bağlanmış ve insanlık kaderine terk edilmiş durumda. Sokaklarda toplayamadıkları cesetleri mahkumlara gömdürmek gibi adi işlerle meşguller. Sayamayacak kadar çok insanlık dışı muamelelere şahit olmaktayız. Birbirlerinin ucuz maskelerine el koymak gibi ucuz işlere tenezzül edecek kadar ucuzlar. Ülkemizde de bu mücadele devam ediyor. Hamdolsun insanca muameleler görüyoruz. Topal leyleklere barınma vakıfları kuran medeniyetin çocukları olarak aç kalan kararlarımızı bile doyurmaya çalışıyoruz. Bana garip gelen işler var bu konuda. Her devlette yüksek ücretlere tabi olan bu tedaviyi ülkemiz ücretsiz yapmakta şükür. Maskesini evine kargo ile getirecek kadar üstlenmiş, hastane ve sağlık ordusu harıl harıl çalışıyorlar. Vatandaşına para dağıtıyor, ulufe dağıtır gibi. Bakımını üstleniyor ambulansını kapıda bekletiyor ihtiyaçlarını kolluk kuvvetlerine aldırıyor. Saymakla bitmeyecek bir temponun içinde ne gerekiyorsa o yapılıyor. Şımarıkmıyız neyiz anlamadım gitti. Herşeyi anladık ta, rakı ve beyaz peynir neyin nesi. Bu ne utanmazlık ahlaksızlık. Bu ne had bilmezlik. Evine rakı ve peynir isteyen pislikler birde devlete küfrediyor. Mecburmuş algısı yaratmaya çalışıyor. Bu ne yüksek bir çıta kardeşim bu ne yüksek bir beklenti. Bu ne utanmazlık. İmanı olan adam bu devlete şükreder rabbına hamdeder. Devlet verdikçe beklentisi artanlara sormak lazım bu derenin su yolunu. Kendi babasının tarlasımı var. Bostanmı burası. Bu Şımarıklık bize başka hastalıklar getirtecek gibi duruyor. Maazallah.