“ANLAMIYORUM!” DAN ANLAMI ; YORUM’A

Bazı okumalarda gözlere ihtiyaç yoktur. İnsan gözlerini kapatır ve içine yönelir. Bu yönelişi kainatı ve kainatın içerisindeki görevini anlama ve anlamlandırmasına imkân tanır. Ciltlerce kitap okuyup da anlamadığı bir hakikati içine yöneldiğinde anlar ve çözümler. Zaten okuduğumuz kitaplar da anlamlandırmamızdan ibaret değil midir? Çünkü; Okuduğun değil, anladığındır sende kalan. Ve eyleme geçiridiğindir anladığın. İlginç ve bir o kadar gerçektir ki, “anlayışsızlık” da bir anlayışın ürünüdür. Hatta bunu “yanlış anlayış” diye isimlendirmişliğimiz de vardır. Ya da “Beni yanlış anladın” çıkışlarımızda bu doğrultudadır. Yani yanlış da olsa bir anlayış vardır. Mesele, anlamlandırıp içselleştirmekle alakalı... Anlayışımızın, anlaşılması gereken doğrultuda olması arzusuyla...

İnsan, yaradılışı gereği muhtelif öğrenme biçimlerine sahiptir. Ortak olan, hemen herkesin öğrenmesi ve kendi potasına uygun olarak değerlendirmesidir. Öğrenme yöntemleri içeriklerine göre; Görsel, İşitsel, Kinestetik ana başlıklarıyla probleme dayalı öğrenme, Süreç temelli öğrenme, proje tabanlı öğrenme vs. gibi yan başlıklarla karşımıza çıkmaktadır. İnsanın öğrenmeye meyil etmesi ile daha da plan ve programlı gerçekleşen bu süreç, plansız ve programsız da gerçekleşebilmektedir. Bu münasebetle öğrenme sürecini anne karnında başlayan bir süreç olarak değerlendiririz. İnsanın algılarının açık olduğu hemen her yer öğrenme alanı olduğu gibi, bu halde yaşamış olduğu her süreçte “öğrenme” olarak adlandırılabilir. Birey bu sürece katılsa da katılmasa da bilinçli veya bilinçsiz (Gizil) öğrenme süreci gerçekleşir. Yaşantımızı göz önüne getirdiğimizde bazen yaptığımız, yaşadığımız bir hadisede dikkatimizi vermesek de süreç içerisinde o yaşanılan tecrübenin ortaya çıkan bir başka hadisede bizi yönlendirdiğini görürüz. Mesela; Araç kullanırken aynı anda konuşmamız, bir meseleyi düşünmemiz bizim araç kullanırken yapmamız gereken psikomotor (Devinimisel- Harketsel) algoritmamıza mani olmaz. İşte bu tecrübenin yansımasıdır. Beyin bu davranışı kodlamıştır ve ne zaman araca binip direksiyon başına geçersek bu iletileri ön plana çıkararak gerçekleştirmemizi sağlar. Yani zamanı gelince... Bu duruma paralel olarak şöyle bir olay nakleder Mark Twain; “Bir defasında hocama dedim ki: "Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı..." Bana bir hurma uzattı ve dedi ki: "Bunu ağzında çiğneyip ye..." Yedikten sonra sordu: "Şimdi sen büyüdün mü? "Hayır" dedim... Dedi ki: "Büyümedin ama o hurma vücuduna dağıldi, et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu..." Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor... Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor... Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmi ahlâkını güzelleştiriyor, bir kı

smı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi, merhameti arttırıyor, bir kısmı özgüvenini arttriyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor... Her ne kadar sen bunlarin farkında olmasan da... Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır... "İyi dostlar, iyi kitaplar, bir de huzurlu bir vicdan; İşte ideâl hayat..." Evet, bu hikâyede anlatıldığı gibi “Okuyorum ama bana birşey olmuyor. Unutuyorum. Aklımda kalmıyor...” gibi tereddütlerle okumayı ve öğrenmeyi bırakmamalı, terk etmemeliyiz. Yukarıda bahsettiğimiz araç örneğinde olduğu gibi bazı öğrenmeler zamanı geldiğinde kendi kendine ortaya çıkacaktır. Hem, “Okuyorum ama bana birşey olmuyor!” ifadesi kendisinde birşey olmasının neticesinde kişinin kendisine sorduğu bir soru değil midir? Demek ki bir değerlendirme yapmış ve bir şeylerin olması gerektiği sonucuyla kişiyi baş başa bırakmıştır. İşte bu da bir “oluş”un gerçekleşmeye başladığının isbatıdır ki kişi, kendini bir değerlendirmeye almış olmanın neticesinde bu soruya cevap aramaktadır. Eskilerin bir ifadesi vardır; “Boş çalış, boş durma!” Buradan da anlayabiliriz ki tüm öğrenmelerimizin bizlerde muhakkak bir yansıması ve karşılığı vardır. Bu yüzden öğrenmeye olan isteğimiz ve çabalarımızı iştiyakla sürdürmeliyiz. Cenab-ı Hak öğrendikleri ile âmil olan kullarının zümresine ilhak eylesin.

Selam ve dua ile...