Her insan zaman zaman anlaşılmamaktan şikayet eder. Ailesinin kendini anlamadığını, babasının yada arkadaslarının anlamak istemediğini söyler. Anlasilamamak bir sıkıntıdır aslinda. Kimsenin yanında olamadığını kötü günler geçirilen eş ve dostlarının olmadığından şikayet eder. Oysa doğduğundan itibaren hep kendiyle olan birini hisseder. Gece karanlıkta sahrada kilitli odaların arkasında her nerde yalnızsa orda beraberdir o yok ama var olan hep var olacak olandır aslında. Hangi dine mensup olursa olsun sahiplik noktasında allahın varlığı ve sahipliği hep tastik olunmuş meseldir. Bunun farkında olarak yaşarken farkında olmadanda allahın varlığına bir iman başlar. Korkularından ve yalnızlığından ona sığındığın vakit iman etmeye başlamışsın demektir. Burda mesele imanın kamil olmasi mesesi degil allahla olan münasebettir. Kimsenin seni anlamadığı vakitlerde seni en iyi onun anladığını, korkularından yada neden korktuğunu söyleyemezken ona sığındığını fark etmesende onun varlığına olan inancın seni yalnız hissetmekte ve korkularla yaşamakta asla ıssız bırakmayacaktır. İster iman et ister etme, yalnızlığından şikayet etmiyorsan allaha sığınıorsun demektir. Tarikat ehli olmaya gerek yok. Kitabi imanlarda alahla beraber yaşamak gayet doğal olan bir şey olsa gerek.