“ALLAH EKSİKLİĞİMİZİN EKSİKLİĞİNİ VERMESİN.”

Tamam olmanın nişanesidir kişinin eksikliğini kabul etmesi.Var olmanın, yok olacağımıza bakan tarafıdır eksikliklerimiz.Var oluşun gereği olarak karşımıza çıkan eksiklik, aciz bırakılmışlık bizleri görünürde negatif bir düşünceye sevk etse de, içeriğinde arayıp bulmamız gereken birçok mesajı barındırması, acziyetin farkına vararak kibir libasından (elbise) uzak tutması ve insanın bir mücadele düzleminde bulunduğunu hatırda tutması bakımından dikkate değerdir. Bu bakımdan eksiklik, insanın kendini tamamlaması adına yol gösteren, birçok tecrübeyi ve yaşam algoritmasını içinde barındıran bir mürşid ve yol göstericidir. Dikkat edersek “Tam” kavramı da eksiklik üzerine bina edilmiştir. Eksiklik bizi aramaya, bulmaya, sonuçlandırmaya, tamamlamaya sevk etmektedir. Eksiklik, gerekliliğini hissettiğimiz “Olmayan”ın bizdeki karşılığıdır. Ve bu olmayanı, oldurmak için bizi gayrete sevk eden temel faktörlerdendir. Dahası, keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen tüm icatlar ve mucitler eksikliğin neticesidir. Düşünce Dünyasını, Dünya düşüncesine yakınlaştıran bir başka pencerenin adıdır eksiklik. Eksik olanın yapamadığı “Düşünmek” fiili ve düşünerek farklı tezlerle tarihe nam salmış düşünürler de eksikliğin neticesidir. Somut bir varlığın (Eş, sevgili, evlat vs.) eksikliğinden mülhem ortaya çıkan özlem, hasret gibi soyut ifadelerde eksikliğin ürünüdür. Esaret, özgürlüğün eksikliğidir mesela. Cehennem, kulluğun eksikliğidir. Şarkılar eksiklikten kaynaklanan feryatlarımızı terennüm eder. “Bir varmış- bir yokmuş (eksik)” ile başlar hikâyelerimiz.Yaşadığımız andaki mücadelemiz, istikbalimizi (geleceği) eksik bırakmamak adınadır. Eksiğin alım-satımının adıdır ticaret. Dua, eksikliğimiz ve acizliğimizden kaynaklanan hatalarımızı itiraf etmek için sığındığımız liman adıdır.

Eksikliğin farkına varmadan ve eksikliğini kabul etmeden salt “Kendime yeterim. Ben hallederim.” gibi güven enjekte edici ifadeler kullanmak da eksik düşüncenin neticesidir. Bu durumda eksik taraflarını görmeyerek kendini yeterli görmek, kendine yetemeyenlerin tasavvurudur diyebiliriz. Kendini eksiksiz ve her şeye yeterli gören insan uçurumun kenarında mücadele eden dağ keçisinden farksızdır. Kendi kendine yettiğini düşünerek, eksikliğini kabul etmemek en hafif ifadesiyle hadsizliktir. Yaşama sımsıkı sarıldığı halde ölmemeye kudret yetiremeyen sözüm ona kendine yetenler bilmelidir ki, kendisini yetersiz görerek eksiklerini kabul eden insan, başarıya giden yolda ilk ve en önemli adımını atmış sayılır. Kendine güvenen insan ile kendini yeterli gören insan farklı değerlendirilmelidir. Eksiğini bilen insan toplumun güvenini kazandığı gibi kendine olan güvenide artar. Çünkü unutmamalıyız ki bu eksiklik bilinci, girişeceğimiz işte ihtiyaç analizlerimizi, plânlamalarımızı göz önünde bulundurmamızı sağlayarak, bize güven vererek, işimizi

kolaylaştırmaktadır. Her eksikliğin giderilerek çıkıldığı basamaklar beraberinde tamamlanması gereken başka eksikliklere de kapı aralar. Yani bir nevi eksiklikte her bitiş, başka bir başlangıca kapı aralar. Peki, Ne mi yapacağız? Öncelikle tamamlamak adına eksikliğimizi kabul edeceğiz ve hiçbir işe‘Yaptık bitti!’ demeyeceğiz. Bu manada beşikten, mezara kadar bir mücadelede olduğumuzu unutmayacağız. Süreç içerisinde havlu atıp mücadeleyi bırakmadan, yeni başlangıçların bizleri yönlendireceği heyecanlı serüvenlere yelken açmaktan uzak durmayacağız. İlahi nizamın gereği olarak yaradılışımızdaki mükemmeliyetin ve müessirin (yaratanın) farkına varmak adına çıktığımız kutsal yolculuğumuzu tamamlamanın bir formülü bileceğiz eksik bırakılmışlığımızı. Gözümüzü toprağın doyuracağı ihtiras dolu bir eksikliğin fıtratımızda var olduğunun bilinciyle yürüyeceğiz. Tamamlamaya çalışmanın, kendi anlamlandırdığımız bir ifade olduğunu ve eksikliğin eşyanın tabiatında var olduğu için hiç bir zamanda tamamlanamayacağını bilerek. Eksikliğin her yerde, her şeyde olacağını unutmadan. Ve nihayet eksikliğin tercihlerimizle kendimizi tamamlamak demek olduğunun şuuru ile bakacağız.Sürecin sonunda ise; Masamızda “Az sonra döneceğim.” diyerek açık bıraktığımız ışık ve henüz soğumamış bir kahve ile bizi bekleyecek eksik bıraktıklarımız. Dar-ı bekaya irtihal ettiğimizin ve eksikliğimizin farkında bile olmadan…

Selam ve Dua ile…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.