İlim, cihad, şuur, feraset ve gayret sahibi bir mümin, İslam’a hizmet, milleti irşad yolunda bir ömür harcayan büyük İslam alimi Mahmud Efendi hocamızı kaybettik. Makamı âli olsun. Her yüz yılda bir içtihat alimi gelir. Peygamberimizin zamanında gündemde olmayan günümüz meselelerine fıkıh kuralları çerçevesinde karar vermek, hüküm vermek, fetva vermek ve bunları bir standarda bağlamak içtihat alimlerinin işidir. Zannımızca devrin kutbu, içtihat edebilecek makam ve mevkide olan ender isimlerinden biriydi Mahmut Efendi. Ömrünü Kur’an’a adamış, her türlü musibete sabretmiş, Kur’an’dan ve onun yolundan ayrılmamış, ardında birçok eser ile beraber dilediğince çok eser verebilecek binlerce ulema yetiştirmiş, fıkıhta, tefsirde, kelamda, akaid de büyük emekleri olan büyük efendi Mahmud Efendi’nin ebedi irtihale gücü bizi derinden üzmüştür. Baki olan Allah’tır. Peygamberin vefatı sırasında Hz. Ömer’in celallenerek: “Resûlullah ölmemiştir ve sağdır. Ona sadece Hz. Musa’ya ârız olan saika gibi bir saika arız olmuştur. Kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla iki parça ederim.” diyerek hiddetlenmişti. Ancak sabrın ve sebatın timsali Hz. Ebubekir, “Kim ki Muhammed’e (a.s.m.) tapıyorsa, bilsin ki, Muhammed (a.s.m.) ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa bilsin ki, Allah Hayy’dır, ölümsüzdür.” ifadesi ile ölümü her canlının tadacağını hatırlatmış ki Kur’an’da perçinlenmiştir. Her fani gibi Mahmud Efendi de 93 yıllık ömrünü tamamlamış ve ona tayin edilen süre bitmiştir. İslam aleminin hüznünü paylaşıyor, kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz. Çevresine, yakınlarına, talebelerine sabr-ı cemil diliyoruz. Âlimin ölümü alemin ölümü gibidir. Allah bizi ışıksız, başsız, öndersiz bırakmasın.