ALAK SURESİ NÜZULÜ VE KONULARI - 2

Oku emriyle Nübüvvet vazifesini üstlenen Peygamber (sav), tebliğ görevine başlar. İnananlar olduğu gibi şiddetle karşı çıkanlarda vardır. Bunun üzerine Yüce Allah (cc) insan hakkında şöyle bir ayet bildirir. Kellâ, “Hayır.” Diye başlayan surenin bundan sonraki kısmının epeyce zaman sonra indiği anlaşılıyor. Ve inmesine sebep de Ebu Cehil olduğu rivayet ediliyor. “Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.” Alak/6-7 Müfessirlerin çoğunluğu 6. ayette eleştirilen “insan” ile bilhassa İslâm’ın en azılı düşmanlarından olan Ebû Cehil’in kastedildiğini belirtirler. Rivayete göre Ebû Cehil, “Lât ve Uzzâ’ya yemin olsun, Muhammed’i namaz kılarken görürsem mutlaka ensesine binip yüzünü toprağa sürteceğim!” diyerek onun namaz kılmasını engellemeye karar vermişti. Hz. Peygamber (sav)’i namaz kılarken gördüğünde yeminini yerine getirmek isteyince hemen geri döndüğü ve garip bir şekilde elleriyle kendini korumaya çalıştığı görülmüş; niçin böyle tuhaf hareketler yaptığı sorulunca, “Benimle onun arasında ateşten bir hendek, korkunç bir varlık ve bazı kanatlı şeyler meydana geldi” demiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (sav), “Eğer bana yaklaşsaydı melekler onu kapıp parça parça edeceklerdi!” buyurmuş, bu olay üzerine 6-19. ayetler inmiştir (bk. Müslim, “Münâfikûn”, 38; İbn Kesîr, VIII, 461). Bu ayetlerin nüzulüne böyle bir olay sebep olsa da, burada ifade edilen evrensel gerçek, hangi devirde olursa olsun insanın hayat mücadelesinde yalnız kendine güvenmesi, her durumda kendisini yeterli görüp Allah’ın yardım ve tevfikinden kendisini müstağni saymasıdır. Kur’an, Câhiliye putperestleri örneğinde, Allah’a karşı bu küstah tavrı çeşitli vesilelerle eleştirmektedir. “Gerçek şu ki” diye çevrilen kellâ kelimesi olumsuzluk edatı olup kendisinden sonra anlatılanların aslında olmaması gerektiğini ifade eder. Bu mana dikkate alındığında, zenginliğine güvenerek şımaran ve kendini yeterli görerek nankörlük eden, azgınlaşıp hakka sırt çeviren insanın böyle yapmaması gerektiğini işaret eder. Zira gerçekte insan zayıf ve muhtaç bir varlıktır; sağlık, huzur, sükûn ve emniyet içerisinde hayatını devam ettirebilmesi için öncelikle Allah’a ve kendisinin de üyesi bulunduğu toplumun diğer fertlerine ihtiyacı vardır. İnsanların ellerinde bulunan bütün imkânların gerçek sahibi ise kendileri değil, onu yaratan ve istediği anda ellerinden alma gücüne sahip olan Allah Teâlâ’dır. Buna rağmen insanın sahip olduklarına aldanıp şımararak Allah’a itaatten uzaklaşması, kendini kendine yeterli ve başkalarından üstün görmesi, kaderinin kendi elinde olduğunu iddia etmesi vb. küstahça tutumları bilgi, iman ve basiret eksikliğinden kaynaklandığı için Allah tarafından kınanmıştır. “Sakın okumamazlık etme ey Muhammed!” Çünkü insanoğlu muhakkak azıyor, azar, haddini aşar, hakka karşı gelir, halka zarar verir. Kendini zengin görünce, kendini artık ihtiyacı yokmuş, maksada ermiş, zenginlik mertebesine gelmiş görmek, o görüş ve inançta bulunmak sebebiyle azar, onun için hiçbir zaman kendini zengin görme de Rabb’inin ismiyle oku, tekrar tekrar oku, emirlerini yerine getir. Çünkü: “Şüphesiz dönüş ancak Rabb’inedir.” Alak/8 Evet, haberin olsun ki sonunda dönüş elbette Rabb’inedir. Yani dönüş onadır. Ondan kurtuluş yoktur. Onun için hangi basamakta olursa olsun kendini zengin görmemeli, azgınlıktan sakınmalıdır. Bu hitap da Resulullah’adır. Bununla beraber esas maksat, kendini zengin gören ve azgınlık edenleri uyarmaktır. Bu ayet-i kerimeyi bir başka açıdan ele alacak olursak; Alak süresini Kur’an’ın ilk inen süresi olarak kabul edenlere göre, bu âyet de Kur’an’da âhiret hayatına dikkat çekmek üzere inmiş ilk ayettir Bir uyarı olarak dünya hayatının geçiciliğini, sonunda herkesin hesap için mutlaka Allah’ın huzuruna getirileceğini, bu sebeple azgınlık ve taşkınlıklardan sakınılması ve âhiret hayatı için hazırlık yapılması gerektiğini hatırlatmaktadır. Daha sonra inen birçok ayette âhiret hayatının varlığı kesin ve net bir şekilde açıklanarak iman esaslarından biri olduğu ortaya konmuş, dünyada yapılan iyi veya kötü işlerin orada hesabının sorulup karşılığının verileceği, iyilerin ödüllendirileceği, kötülerin ise cezalandırılacağı haber verilmiştir (bk. Bakara 2/177; Nisâ4/136). Bu görüşte olanların tercih ettiği meâle göre 8. âyet, önceki iki ayetle bağlantılı olup, elindekini kendine ait sanan, Allah’ın gerçek sahip ve mâlik olduğu bilincinden yoksun bulunan, bu yüzden böbürlenen, azıp sapan insana karşı bu ayet bir uyarıdır. Doğruyu Allah (cc) bilir. Selam ve dua ile.