AKİF’İN LEYLÂ’SI - 2

Akif’in Leylâ şiiri, yirmi dört beyitten
oluşur. Aruzun, “Mefâ’îlün Mefâ’îlün
Mefâ’îlün Mefâ’îlün” kalıbıyla yazılmıştır.
Mehmet Akif, İslâm’ın kurtuluşu için
çağırdığı “cândan yakın cânân” diye hitap ettiği
Leylâ’yla, İslâm dünyasının bu dünyadaki
varlık sebebinin ne olduğunu ve ne
için savaştığını hatırlatır. Bu yüce
milletin en kahraman ve en yiğit
evladı, Leylâ’nın uğrunda kurban
olmuş, binlerce sönmüş yurt, Leylâ
içi yanmış, milyonlarca insan katledilmiş
veya zindanlara atılmıştır.
Bu kadar öksüzlerin ve dul kalan
kadınların günahı acaba kimin
boynundadır? Akif,bu şiirde Mecnûn’u
tek bir birey olarak değil,
bütün Doğu toplumu olarak ele alır.
Akif’in tek olarak vasıflandırdığı
Mucnûn’un, sadece Leylâ’sı vardır
ve bu da İslâm toplumunun geleceğidir.
Tüm mücadeleler de Leylâ için,
yani İslâm’ın geleceği içindir :
“Gel ey Leylâ, gel ey cândan yakın
cânân uzaklaşma,
Senin derdinle cânlardan geçen Mucnûn’la uğraşma
Düşün biçârelerin en kahraman, en gürbüz evlâdı,
Kimin uğrunda kurbandır ki doğrandıkça doğrandı?
Şu yüzbinlerce sönmüş yurda yangınlar veren kimdi?
Şu milyonarca öksüz, dul kimin boynundadır şimdi?
Kimin boynundadır serden geçip berdâ olan canlar?
Kimin uğrundadır, Leylâ, o makteller, o zindanlar ?”
Bir düşmana benzetilen ümitsizlik ve karamsarlık,
İslâm’ı istilâ etmek için beklemektedir. Akif,
aydınlık günleri arzulamaktadır. Bütün bu çekilenlerin,
bu kurbanların ve bu dökülen kanların,
İslâmâ helal olmasını ister, yeter ki ümitsizliğin,
Mecnûn’u istilâ etmemesini ister. Hatta Leylâ’nın
bir defa görünmesi aydınlığın gelişi için yeterli olacaktır.
Bilinmektedir ki karanlığın en koyu olduğu
an, aydınlığın en yakın olduğu andır ve Akif, bir
fecr-i sadıkı beklemektedir :
Helâl olsun o kurbanlar o kanlar tek sen ey Leylâ
Görün bir kerrecik, ye’s etmeden Mucnûn’u istilâ
Müslüman toplumlar, bugünlere kadar büyük
sıkıntılar çekmişlerdir ve daha da çekmektedirler.
Akif’e göre, artık bu güzel günler çok uzakta değildir
ve hatta görünmektedir.
Akif, “Niçin yaratılış dünyasından henüz
yüksekte uçmaktasın ?” diyerek Leylâ’sından
vefa beklemektedir :
Niçin hilkat zemîninden henüz yüksekte pervâzın?
Şu topraklarda şâyed yoksa hiç imkân-ı i’zâzın
Akif, Leylâ’yı bir gelin olarak anlatır. Çeyizi,
kubbeler ve alemler, gelinlikleri
Kâ’beler ve cemaatlerin köleleri olduğu
bir gelinlik. Gelin izlenimiyle
Leylâ, milletin yeniden doğuşunu
anlatan bir varlığa dönüşü temsil
eder. Akif’e göre, tabiî ki millet yeniden
ev olacaktır. Yani vatanını
alıp ona kavuşacaktır. Bu ev için
Kâ’beler gelin odası, cemaatler,
köleler, alemler ve kubbeler çeyizin
olacaktır. Bütün bunlar millet
içindir. Kâ’belerin gelin odası olması
gibi, büyük bir değer neden
veriliyor? Çünkü, Kâ’be’yi geleceğe
taşıyan millettir. Ka’be, milletin ontolojik
( varlık bilimi ile ilgili) evidir.
Ev, baharın dirilişi,yeniden uyanışı
ve var oluşudur. İslâm alemi, bu
kadar yıkılış ve yok oluştan sonra,
baharla beraber,yeniden dirilip ayağa kalkacaktır.
Leylâ gelince, Mevlâ’nın rahmetiyle, bahar gelecektir.
Millet yeniden ayağa kalkacaktır. Bu bahar
sonsuza kadar devam edecektir.Artık esaretler son
bulacak, kasırgalar dinecek karanlıklar aydınlanacaktır.
Leylâ, Müslümanların uyanmasını, İslâm etrafında
birleşerek bir ve beraber olmalarını ve Anadolu’nun
istiklâliyle de zafere ulaşmalarını sembolize
etmektedir. Leylâ, birlik ve zafer temalarını bir
arada tutan bir hikâyedir. Leylâ, milletin gelecek
resmidir.
İşte, Akif’in Leylâ’sı için, içine düştüğü hal budur.
Bu Akif’in yurdudur. Bu yurt Akif’in Leylâ’sı
ve Akif’in aşkıdır. Bütün bunlar, Leylâ sembolüyle
kendini ifade eder. Yurdu, aşkı ve Leylâ’sı İslâm’ın
geleceğidir. Özlem duyduğu, Leylâ ile sembolleştirdiği
millet varlığıdır.
Cennet-mekan, Mehmet Akif Ersoy, tüm hayatı
boyunca bu Leylâ- millet- için yaşamış, bu
Leylâ için mücadele etmiş,yine bu Leylâ için çöllere
düşmüştür. Belki milletini ve vatanını, mübarek
Akif’ten başka, bu kadar düşünen ve ondan sitayişle
bahseden bir başka şair yoktur.
Yeniden kurulan bir devletin çıkmasıyla, milletin
meclisi büyük bir iç tasfiye geçirdi. Milleti temsil
eden zihniyet ve aktörler, büyük ölçüde tasfiye
edildi. Millet ne yazık ki milletten uzaklaşarak yeniden
dizayn edildi. Millet önce kurtarıldı, şimdi de
Batı değerleriyle içeriden fethedilecekti. Bunu kabul
etmeyenler ya Millet Meclisi’nden dışarı atıldılar
ya sürgüne gönderildiler ya da suikaste kurban
gittiler. Ulema ve onunla irtibatlı olan sınıf, iktidar
alanının dışına itilerek askeri ve sivil bürokrasiye
dayalı bir rejim kuruldu.
Millet, Avrupa modernliğinden dolayı büyük
travmalar yaşadı. İslâm, temelinde kurulan ruhundan
soyunarak ulus çerçevesinde inşâ edildi.
Böylece Milletin; Kürt,Arap, Laz, Çerkez gibi unsurları,
Türkçülük üzerinden uluslaştırıldı. Türkler
bile Türkleştirildi. Millet, tarihinden, inancından ve
geleneğinden uzaklaştırıldı. Millet, derisinden bile
soyundu. Millete sıfırdan bir hayat biçilmeye çalışıldı.
Geçmişin üçbin asırlık bütün değerleri ve İslamla
kazanılan değerleri zorla unutturularak yeni
bir tarih, ahlak,alfabe, hukuk,giyim ve kuşam getirildi.
Yani bu beyaz ırktan, zorla zenci doğurtuldu.
İşte, Akif hem Kurtuluş Savaş’ında yaşanılan
hem de ondan sonra kurulan cumhuriyetle birlikte
yaşatılan bu yeni sıkıntıları, bu şiirinde dile getirmek
mecburiyetinde kalmıştır. Leylâ bir taraftan
mazmun olurken bir taraftan da imaja dönüştürülmüştür.
Akif’in Leylâ’sı, farklı Leylâ’dır.
Mehmet Akif, kendi Leylâ’sında, peşinden
koştuğu şeyleri anlatmaktadır.Onun Leylâ’sı millettir.
O bir Mecnûn olarak Leylâ’nın gelişini beklemektedir.
Leylâ’nın gelmesi demek Müslümanların
kurtuluşu, İslâm birliğinin yeniden kurulması
ve İslâm’ın geleceği demektir.
O, bir bakıma hayatı boyunca bu Leylâ için
mücadele etmiş, onun için yaşamış ve onun için
büyük ıztıraplar çekmiştir.
Ey mübarek cennet-mekan, mutlu ve kutlu,
aziz ceddim, büyük mücahit Mehmet Akif Ersoy,
millet olarak seni her zaman kalbimizde minnet ve
rahmetle anmaktayız!.. Kabrin pür-nur olsun.Rahat
uyu, Ruhun şâd olsun. Şâdân olsun. Âmin,Âmin,
Âmin !...
Selam ve saygılarımla.
Güzel söz : En zifiri karanlık bile, yıldızların
ışığını söndürmeye yetmiyor.
Not : İnsan hayatının mimarı, milletlerin ışığı,
kıymetli öğretmenlerimizin, Öğretmenler Günü’nü
tebrik ediyor, hak ettikleri yeri ve değeri en kısa
zamandan kazanmalarını niyaz ediyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Taha tuglular 28 Kasım 2021 21:53

    Akif ancak bu kadar güzel anlatılır.Cok teşekkür ederim.Akif'in vatan sevgisini çok iyi anladık.Sag ol var ol yazar kardeşim.